Daha ilk bakışta çarpıcı kişiliğinden ve konuşma üslubundan
etkilendiğim Kemal Tahir, beni şöyle bir süzdü. Oyunun neye ait olduğunu bile sormadan, tok bir tavırla, "Bak" dedi. "Şunu bilmiş ol ki, bu ülkede maskaralık yaptığın sürece herkes sana alkış tutar. Ciddi bir şey yapmaya kalkarsan da kimse ilgilenmez. Yüzüne bakmaz. Bunu baştan böyle bil."
"insanların çoğunluğu, delilik üstüne konuşan bir
deliye alışık değillerdir. Delilik üstüne konuşan bir deliyi yadırgarlar.Oysa benim kendi durumum üstüne konuşabilmem bir şeyi değiştirmez. içimde iki, hatta üç ayrı insan yaşıyor. Bu insanlardan bir tanesi de gündelik alelade konuşmaları sürdürebiliyor. Öteki benliklerimin
yaşadıklarını dile getirebiliyor. Bu sizi şaşırtmasın."
Bana doğduğumdan bu yana hiç kimse doğrudan Allah'ı telkin etmedi. Allah'tan başka her şey bana öğretildi. Ve bu yüzden deliliğim, sonunda, bana bir ebedi hayat bilinci olarak geldi.
Akıllılar dünyası,kendi değerlerini mutlak sayan küçük işahlar ve ilahelerke dolup taşıyor. Kibir içinde, kendilerinden emin dolaşıyor,konuşuyor, eylem yapıyorlar. Kendilerinden ,görüşlerinden, görüşlerinin doğruluğundan en ufak bir şüphleri yok.