Home
Search
What to Read?
Sign In
Sign Up
Shopping
Explore
Books
Authors
Readers
1000Kitap Android ApplicationFREE – Download from Google Play
1000Kitap iOS ApplicationFREE – Get it from App Store
©2024 · 1000Kitap Web Application · 2.37.26
Aslı
Aslı
@aslim
Okumak bir iptiladır müptelalara selam olsun..
Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni
Lisans
11 librarian point
374 reader point
Joined on January 2016
Şu anda okuduğu kitap
Okuma Hedefleri
İnsanın insana yaptığı en büyük rezillik ! İsmi Suriye. Bir anda değişiveren hayatlar...
Markete gidip geri döndüğünde parçalanmış bir ceset olan anneni gördüğünü düşün, küçük kardeşini... Ama sen ölmediğin için hâlâ nefes aldığın için bir şekilde yaşamanın yollarını arıyorsun. Küçük Rima kardeşinin ölü bedenini gördüğünde “ kimsenin kardeşi böyle ölmesin” diyor.
Yazarın anlatımı akıcı ama teknik yönden problemleri olan bir kitap fakat yine de vicdanı olan her insanın gözlerine yaşları toplayacak bir hüzne sahip.
Şeyh Mustafa İsmet Garibullah (k.s) tarafından yazılmış eserin Mahmud Ustaosmanoğlu tarafından şerh ve izahının yapıldığı bir kitap olarak Risale-i Kudsiyye. 2. cildi de mevcuttur.
Beyit beyit yazılmış eserin izahlı bir şekilde şerh edilmesi çok akıcı, sade bir üslupla yapılmış ve okumayı kolaylaştırmış. Tarikat içeriği olan bir kitabın bu kadar kolay anlaşılabilir olacağını ben beklememiştim açıkça söylemek gerekirse ama gerçekten açık diliyle beni içine çekti. Bu durumu dolayısıyla da her kesimden insanın okuyabileceği bir eser olmuş. Yani okumayı isteyip "acaba anlayamazsam" veya "benim seviyemden çok mu yukarıdadır" gibi düşüncelere düşmenize gerek kalmıyor. Maneviyat açısından ise oldukça dolu tabi ki haliyle ama okudukça ve anladıkça biz insanlar olarak bizim de manevi yönümüz o derecede artacaktır. Aynı zamanda bizler için güzel bir kaynak oluşturmaktadır diyebilirim. Allah'ı nasıl aramalı, nasıl yaklaşılmalı, zikr, rabıta nasıl olmalı, beylere, hanımlara tarikat dersleri nasıl verilmeli ? Çeşitli bölümlerle ve bablarla bunları anlatıyor, aktarıyor. Anlamaya çalışmak isteyenler buyursun, keyifli okumalar dilerim... Ben de en kısa zamanda 2. kitabı edinip okumaya çalışacağım inşAllah...
Sevgili Ozan Yılmaz hocamdı üniversite zamanlarımda aynı zamanda tez danışmanım. Kendisine büyük saygı ve sevgilerimden sonra klasik edebiyata ilgi duyanların zevkle okuyacağı bir kitap olduğunu belirtmek istiyorum.
Divan şiirimizi kapsayan bir çok şairin çeşitli beyitleri ardından nesre çeviri, kelime manaları, diliçi çevirisi verilmiş ve her seviyeden okuyucunun rahatlıkla anlayabileceği sadelikte bir şerh yapılmış. Dolayısıyla divan şiirini alamıyorum, anlaşılmaz bir dili var vb. söylemlerin önünü kesen bir çalışma diyebilirim. Divan şiiri arasında kaybolmaktan, okudukça haz alanlardansanız tavsiyemdir. Keyifli okumalar.
Reader Follow Recommendations
Kitabın sonuna varınca derinden bir "Ahh Hakkı Celisciğim !" demeyen var mı ?
Kitapta geçen şu cümle; Seniha'yı son senelerde türeyen yeni bir kadın neslinin muayyen bir örneği ve Naim Efendi'yi memleketin sallanan toprağı altında, ürkerek, bağırmak için çıkmış acıklı bir fosil telakki ediyor, aslında kitabın ne olduğunun kısa bir özeti gibi geldi bana. Batılılaşma hareketinin yozlaştırdığı genç kesim, yeni neslin ahlaksızlığı içinde bulunan ve bunalan eski topraklar, savaş ateşinin dört bir yanı kavurduğu memlekette zevkine, eğlencesine asla ara vermeyen mahluklar, millet için gencecik bedeninden olmaya koşar adım giden aziz insanlar... Bana bu kitap bunları resmetti. Bir garip, kirli insanlarla dolu tarih aslında.
Aman Ali Rıza Bey, ağzımızın tadı kaçmasın !
Yaprak Dökümü denilince aklımıza düşen ilk cümle bu oluyor sanıyorum.
Bilmem size de oluyor mu yüreğim dayanmıyor böyle kitapları okurken. İnanılmaz derecede bir huzursuzluk içerisine düşüyorum. Ali Rıza Bey nasıl dayandın diye haykırırcasına sormak istiyorum. Bilmem baba olmak böyle bir şey mi acaba ? Çocukları adına katlanabilmek, katlanılması imkansız gibi gelen şeylere..
Eski dönem romanlarımızı okurken aklımdan istemeden hep aynı sualler geçer. Gerçekten bu kadar yozlaşmış, bu kadar kendini kaybetmiş, bu kadar batının asılsızlığına kapılmış mıydı toprağımızın insanları ? Namus, iffet, saygı, aile gibi yıllarca her şeyden kıymetli saydığımız temellerimiz ayaklarda sürünür olmuş muydu ? Sanırım bu kabulüme gelmediği için okurken hayretler içerisinde kalıyorum ve yazarın kurmacalığı fikrine sarılıyorum. Ne yapalım ağzımızın tadı kaçmasın?..
Fuzûlî ile başlayıp Bâkî, Atâî, Nef'î, Nâbî, Nedim ve Şeyh Galib gibi klasik şiirimizin önemli isimlerine, Namık Kemal'in ellerine ulaşan kitap 350 yıllık bir tarihin ana kahramanı. Evet evet kahramanımız bir kitap. Fuzuli'nin hazinesinden çıkan Kitab-ı Leylâ ve Mecnun mesnevisi.
İskender Pala bizlere bir çok açıdan haz verecek bir roman sunmuş. Tarih, edebiyat, olayların akışı ve birbirine zekice bağlanışı okuyucuya lezzet veriyor. Ben bir edebiyatçı olarak sayfalar içerisinde klasik edebiyatın sergüzeştini de okumaktan ayrıca keyif aldım. Yukarıda ismini zikrettiğim tüm isimlerin şiir anlayışları ile beraber romanda konumlandırılışı bana divan edebiyatı derslerinde geçirdiğim dakikaları anımsattı, özlem duydum. Kitabın içerisine tam anlamıyla girebilmek, estetik bir keyif alabilmek için bazı konulara hakim olmak gerektiğini düşünüyorum. Yarım bırakan ve beğenmediğini ifade eden arkadaşlarımızın bu sebeple kitabı böyle yorumladıkları kanaatindeyim.
Ben zevk ile okudum ve herkese şiddetle tavsiye ediyorum. Keyifli okumalar dilerim..
Bu incelemeyi yaparken tamamen siyasi düşüncelerimi bir kenara bırakıyorum ve diyorum ki niçin Atsız okumuyorsunuz ? Çünkü ben yeterince ilgiyle okunmadığını, sadece belli bir görüşe hakim kimseler tarafından okunduğunu düşünüyor ve öyle görüyorum. Bunun çok büyük haksızlık olduğunu düşünüyorum. Gerçekten çok önemli bir tarih, edebiyat yazarı Atsız Beğ. Eserlerini okudukça bunu daha net anlıyorsunuz.
Kitaba gelince okuması çok keyifli ve kolay bir eser. Atsız'ın Abdülhamid'i savunurcasına anlatışı, Ali Canip'e söylediği cümle için nasıl ihtimamla cevap yazdığını okurken çok hoşlanacaksınız. Aynı zamanda Atsız Türk tarihinin yeterince tertipli bir şekilde Türk çocuğuna anlatılmadığını da eleştiriyor yer yer. Dinlemek, okumak lazım. Kulak vermek lazım.
Keyifli okumalar..
İşimiz kitaplarla olunca mekanımız da kütüphaneler oluyor. Bugün yine şiir kitapları arasında gezinirken aniden gözüme ilişti bu kitap elime alıp karıştırdım. Hoş geldi gözüme ve okudum. Okurken bazen şiirler arasında Ziya Gökalp’e, Orhan Veli’ye, Necip Fazıl’a denk geldim sanki. Bazı şiirler bu üstadları hatıra getiriyor, onların tadını bırakıyor.
Sonra bir düşünce geçti aklımdan aslında keşfedemediğimiz çok isim var. Şiir alanında, roman, hikaye ve diğer alanlarda...
Nefesimizin yettiği yere kadar keşfedip okumak umuduyla...
Bir başlangıç cümlesi yazmayı beceremedim. Acaba Ahmed Arif ne hislerle kalemi eline alıp kağıdın başında otururdu? Belki saatlerce ne yazacağını düşürdü belki içinde susturamadığı cümlelerle saatler yetmezdi yazmaya...
Kitap güzeldi. Erbil'e olan aşk kadar güzel ve iç acıtıcı biraz da. Aslında Leyla Erbil'den ne cevaplar geldiğini görsek çok daha farklı okuyabilirdik. Canından daha fazla sevdiği Leyla'nın mektuplarını Ahmed Arif saklamadı mı ? Ne oldu onlara? Nerede kaybolup gitti? Bilmem ki bu aşk neden tek taraflı kaldı ? Hiç mi karşılık bulma ihtimali olmadı ? Bir yandan da edebiyat dedikodusu gibi :) Ama aslında aşkını bu denli kuvvetli kılan belki de karşılık bulamamasıydı, kim bilir..
(Kitapla ilgili kıymetli incelemeler zaten yapılmış, tekrara düşmeden kısa kesiyorum, sevgiler...)
Okurken tarihin kokusunu duydunuz mu hiç ? Bu kitap insana bunu yaşatıyor. Semerkand’ın sokaklarında adım atıyor, Ömer Hayyam, Nizamülmülk, Hasan Sabbah ile aynı havayı soluyorsunuz. Hayyam’ın rasathanesinde, Nizam ile sarayın bir köşesinde kendinize mutlaka bir yer buluyorsunuz ve bunun bana göre çok hoş bir tadı var. Şunu belirteceğim ki ; anlatılara göre Rubaiyat eserinin bu değerli hazinenin okyanusun dibine gömülmesi yüreğimi titretti. Onu görmek ve hatta dokunmak hissini öyle çok istedim ki...
Kitap ismi üzre Osmanlı'dan küçük çaplı hikayeler aktarıyor bize. Çoğunluğu bir sayfayı bile geçmeyen hikayeleri sıkılmadan bir nefeste bile okuyabilirsiniz. Ancak kitabı yayınlarken imla hatalarına şöyle bir gözden geçirmeden mi yayına verildi acaba diye merak ettim açıkçası çünkü bu kadar özensizliğin sebebini insan merak ediyor. Ayrıca süreklilikle Osmanlı övgüsünü neden barındırdığını anlayamadım. Zaten okuyanlar idrak ettikleri müddetçe devletin ne kadar muazzam bir idareye sahip olduklarını fark edecekler. Bu tutum biraz objektiflikten uzak geldi bana.
Kitap 11 bölümden oluşan Pala'nın makalelerinin toplandığı bir eser. Her birinde bir divan şairinin bir şiirini ele alıp mümkünce şerh etmeye çalışmış yazar. Divan şiiri olması göz korkutmasın hızlıca akıp gidiyor anlaşılır bir dille yazılmış. Ayrıca yazar çok samimi. Zaten beyitlerin Türkçe çevirileri de mevcut. Divan şiirine ilgi duyuyorsanız bakabileceğiniz, okuyabileceğiniz güzel bir eser.
Şimdiye kadar okuduğum öykülerden farklı bir öykü tarzı var.Daha doğrusu farklı farklı anlatımlarla yazıyor. Ben başarılı buldum ve sevdim. Beni sardı. Her öyküden ayrı ayrı çok hoşlandım, seçemedim. Diğer eserlerini de mümkün mertebe ulaşıp okumaya çalışacağım.
İlk kez okuduğum yazara hayran kaldım. Meğer ne kıymetli yazıyormuşsun. Ben nasıl bu kadar geç kaldım tanışmak için. Bilmiyorum siz de yapıyor musunuz ama ben bir kitabı okurken çok beğenince yazarın diğer kitaplarını hemen sipariş etmeye kalkıyorum. Ali Ural da öyle oldu. Okuyun, okutturun efendim.
De ki: "Göklerin ve yerin Rabbi, Allah'tır!
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adı ile,
O kitap ki Allah lafzıdır. Okudukça huzur veren, yüreği gökyüzü kadar genişleten...
Kur'an-ı Kerîm. Dört semavi kitaptan en sonuncusu. Vahiy yoluyla Cebrail (a.s) vasıtasıyla Peygamber Efendimiz Muhammed (s.a.v)'e gönderilmiştir. 114 sure 6666 ayettir. Tüm insanlık için gönderilen bu kitap ayetle sabit olmak üzere Allah'tan gönderildiği şeklini korumaktadır. Çünkü onun koruyucusu Allah'ın kendisidir.
Söz ve anlamca tam bir mucizedir. Hiç bozulmadan kıyamete kadar kalacağını Allah buyurmaktadır.
Kişi Kur'an okumayı mutlaka öğrenmeli ve kendini, hayatını ona uydurmalıdır.
Ona el sürmek için temiz olmak gerektir, o öylesine kıymetlidir.
Belagatin en üstün, en yüce olduğu eserdir. Hatta tek eserdir. Belagatin şahıdır. Tadına doyamamanın güzelliği tam da buradan gelir.
Dünya üzerinde var olan tüm kitaplar arasında tekrar tekrar, bir insanın bile yüzlerce defa okuduğu, yüzyıllar boyunca binlerce, milyonlarca, insanın sesinden dünyayı sarıp sarmaladığı, sayısını bilmediğimiz kadar çok insanın da ezberlediği, ezberlemek için yıllarca emek harcadığı bir kitap daha biliyor musunuz?
İnşallah hepimiz okuyalım. Bir defa değil çok defa.
