Ellerinin bir zamanlarki yumuşaklığını ben hiç bilmedim, avuçlarının içi ben doğmadan çok önce su toplayıp nasır tutmuştu, sonraki otuz yıl boyunca da fabrikalarda ve manikür salonlarında iyice harap oldu. Ellerin korkunç ve onları bu hale getiren her şeyden nefret ediyorum. Onların bir hayalin enkazı ve faturası olmasından nefret ediyorum.
Küçük bir kızken, bir muz bahçesinden, Amerika'nın napalm taarruzuyla okulunun binasının çöküşünü seyretmiştin. Beş yaşından sonra bir daha hiçbir sınıfa adım atmadın. Ana dilimiz, bu yüzden, kesinlikle bir ana değil - bir yetim.
Sen bir annesin, anne. Aynı zamanda bir canavarsın da. Ama ben de öyleyim - işte bu nedenle sana sırtımı çeviremiyorum. İşte bu nedenle tanrının yarattıklarının en yalnızını alıp seni onun içine koydum.
Bir seferinde bana insan gözünün tanrının yarattığı şeylerin en yalnızı olduğunu söylemiştin. Dünyada olup biten ne çok şey gözbebeğinden akıp geçiyor ama o hiçbir şeyi tutmuyor.