Üçüncü Dünya Savaşı sonucu dünya üçe bölünmüştür: Okyanusya, Avrasya ve Doğu Asya. Hikayenin konusu; Okyanusya’da geçmektedir. Okyanusya iktidar partisinin sloganı “Savaş barıştır, özgürlük köleliktir, cahillik güçtür”. Gerçeklik duygusu partinin “çiftdüşün” olarak adlandırdığı bir düşünce biçimi ile manipüle edilmektedir. Çiftdüşün, iki çelişik
352 syf.
9/10 puan verdi
This text has been automatically translated from Turkish. Show Original
1984 is among the books I can read at any time of my life. I think it is the book that best explains dictatorship and what the government can do for its own interests. Although George Orwell seems to have established a utopian world in this book, in my opinion he had great foresight. While reading, I constantly compared the book to this period.
Oceania, Eurasia and East Asia are countries divided into three as a result of wars. Oceania, ruled by the despotic leader Big Brother, who has posters all over the country, is suppressed by prohibitions and fears. Private life has been eliminated with the telescreen (a type of television) that is mandatory in every home. Thanks to these telescreens, the party spreads propaganda and instills hatred against the rebels. At the same time, thanks to these screens, everything people do can be seen and listened to. The quality of life between the rulers and the people who talk loudly about equality is as wide as the gap. But the people who have been corrupted and put to sleep are not even aware of this. We are experiencing a period when the system (party) is more important than people. Questioning, thinking, falling in love, making close friends... any emotion or thought that the system does not want and that will harm the system is prohibited. In Oceania, where these feelings and thoughts are prohibited, if something goes wrong, people are caught by the Thought Police and punished with death or torture. Oceania has become a country where there is no love and children complain about their parents to the Thought Police. Here is an extraordinary book that tells about the love and rebellion of Winston Smith against this soulless and totalitarian regime in which people are robotized.
Coğrafya'nın Kaderi
Halid Hüseyni Orta Asya ve Güney Asya'nın ortasında kalan bu coğrafyanın kaderini tüm çıplaklığıyla eksiksiz ve cesur bir şekilde kaleme almış bir yazar olarak hepimizin takdirini fazlasıyla kazanmıştır. Ülkenin bulunduğu durumu o kadar başarılı betimlemiş ki, hepimiz Afganistan'daki bu hikayeyi bir film perdesinden izler gibi izlemiş olduk. Emir ve Hasan'ın sıcak dostluğu ve yaşadıkları hepimizi derinden etkilemekle kalmadı. Romanın bazı noktalarında sayfaların arasından girip onlara müdahale etmek istedik. Kitabı okumakta karar vermekte güçlük çeken varsa ve şuan bu incelememi okuyorsa, hiç tereddütsüz okumaya başlamalarını şiddetle tavsiye ederken, kitabı okuduktan sonra muhakkak filmini de izlemeleri gerektiği konusunda tavsiyede bulunmak istiyorum. Kitapta eski Afganistan ve yeni Afganistan dönemlerine de anbean şahit oluyor olmamız, bu coğrafyanın aslında çok daha güzel ve yaşanılabilir halden ne hallere geldiğine hayıfladan geçemedik. Sovyet işgalinin Afganistan'ın kaderini belirlemesi, ve bununla birlikte yeni Afganistan temellerinin atılmasına belki de gözümüzde yaşlarla eşlik ettik. Benim değerlendirmeme göre okuduğum kitaplar arasında en iyi ikinci kitaptır. Aynı zamanda kitabın ikinci, üçüncü ve dördüncü serisi olan : Bin Muhteşem Güneş, Ve Dağlar Yankılandı ve Deniz Duası kitaplarını da şiddetle okumanızı tavsiye ediyorum.. İyi okumalar.
419 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
"BİR ŞAİRİN ROMANI HUZUR"U OKUMAK
"Yaşamak değil beni bu telaş öldürecek” demesi gibi şairin, bitmek tükenmek bilmeyen bir koşuşturma içinde yaşıyoruz, ya da yaşadığımızı sanıyoruz. Bu telaş içinde kitaplar çok zaman sığınağımız oluyor. Ruhu ruhumuza eş bir yazar bulduk mu sahipleniveriyoruz. “O da benim gibi yaşamış, o da benim gibi savrulmuş, onun da kırgınlıkları,
Bu Yerlerde' de Mesafeler Demiryoluna Göre Hesaplanırdı.
"Bu yerlerde trenler doğudan batıya, batıdan doğuya gider gelir... Gider gelirdi..."
400 sayfalık kitap sadece tek bir günde geçen vakti anlatıyor. Fakat o tek gün hikaye içerisindeki kahramanların anılarıyla uzun zaman dilimlerine ayrılıyor.
Kısacası şöyle diyebiliriz; bir gün içerisinde geçen o vakit yüz yılları göğsüne
544 syf.
9/10 puan verdi
Veba Geceleri
Sıcağı sıcağına kurcaladığım ve birçok arkadaşımın kitabı okuyacağını bildiğim için, spoiler özelliği taşıyacak herhangi bir detay vermediğimi öncelikle belirtmek isterim.
Veba Geceleri, Orhan Pamuk'un 40 yıldır düşünüp, 5 yıldır yazdığı, son 1 yıldır da üzerinde düzenlemeler yaptığı son romanı. Yani birtakım çevrelerin ve o çevreye tabi
