Başkır diyârında yerleşmiş olan Kuzey Hunları o târihte Türkistan'da gâyet kudret sahibi olan ve Jeu-jen adı verilen Doğu Tatarlarıyla bozuştular. İşte bundan dolayı bu kalabalık millet bir taraftan Roma İmparatorluğu ile, diğer taraftan Asya kavimleri ile muhârebe mecburiyetinde kaldı. Jeu-jen Tatarları ile işbirliği yapmak niyetinde bulunan Hunların reisi yahut Tanju'su tebaasından bir çoğuyla doğu tarafına gitmişti. Fakat gâyet pis ve kirli bir halde karşısına çıkan Jeu-jenleri görünce bütün bu millet hakkında o kadar büyük bir istikrah [tiksinti] hissetti ki bundan dolayı kendisine hakaret edildi diye addeden Jeu-jen Hanı'yla sonra aralarında bir muhârebe çıktı. Hunlar o zaman Asya kavimleri içinde istedikleri vakit kar, dolu, yağmur yağdırmak, şiddetli rüzgârlar estirmek ve bu suretle memleketlerine düşmanların girmelerine mâni olmak kudretine mâlik sihirbaz bir kavim diye bilinir idiler. İddia olunduğuna göre Jeu-jenlerle çıkan muhârebede de onlara yine bu vâsıtalarla karşı koymuşlardır.
Güney Hunları da Romalılara karşı daha ziyâde rahat durmuyorlardı. Bu barbarların bir takımı Roilas namında bir reisin kumandası altında oldukları halde Tuna'yı geçtiler, bütün Trakya'yı yağma ettiler, İstanbul'a doğru ilerlediler. İstanbul'u zapt edebileceklerini umuyorlardı. Fakat ordunun bir kısmı reisi ile beraber semâvî ateş tarafından, bir kısmı da vebâ tarafından imhâ olunduğu için arkada kalanlar korkularından memleketlerine döndüler.
Sayfa 367 - Ötüken Neşriyat, 2. Baskı:2019 - I. CİLT