1933 yılı içerisinde Almanya’da yönetimi ele geçiren Hitler’in; Balkanlar, Anadolu, Ortadoğu ve Afganistan üzerinde iktisadi ve siyasi bir nüfuz kurmak istemesi Çekoslovakya, Polonya ve Avusturya ile sorunlarını güç gösterisi ile çözmeye kalkışması üzerine Türk-Alman ilişkilerinde durağan bir dönem yaşanır. Öyle ki, 1931-33 yılları arasında Türkiye’nin Alman Büyükelçiliği’ne atama yapılmaz. Alman-İngiliz nüfuz mücadelesi ön plana çıkar ve bundan Türkiye olumsuz etkilenir. Türk Dış Politikası, Auzef
Unuttum Sanma
Unuttum Sanma
#okudumbitti📚 #kitapyorumum⬇️ Melis ile Arif liseden birbirlerini seven iki genç.Hayat Arif'i 12 Eylül olaylarından dolayı yurt dışına kaçmakla dolu bir sınava alır.Melis ise Adana'da üniversite okuyup öğretmen olur.Arif'in zamansız bir şekilde ülkeye dönüşü ve Melis'i ziyaret eder Adana'da.Melis ise Arif'in yaşadığı olaylardan habersiz şekilde onun bir daha karşısına çıkmamasını söyler.Melis mezun olduktan iki yıl sonra atama yapılır.Atama yapıldığı yer Doğu Anadolu bölgesinde kuytu bir köşedeki köy okuludur.Melis burada başka bir köyün Ağa'nın oğluyla evlendirilmek istenir.Buna karşı çıkan Melis'i kaçırırlar dağ evine.Dağ evi teröristler tarafından basılır ve öğretmeni oradan alırlar kampa götürürler.... Melis öğretmen ve Arif'in hayatlarında yaşamış oldukları onca olumsuz şeyler sonunda kavuşurlar.Evlendikten birkaç yıl sonra ikisi de zatürre teşhisi ile hayatlarına birkaç saat arayla veda ederler.... Melis öğretmen ve Arif'in yaşamış olduğu zorlu hayatın kaleme alındığı romanı keyifle okudum.Bu arada bu roman yaşanmış bir hikayenin kaleme alınmış halidir.Kişilerin gerçek adları aileleri istemedikleri için yazılmadı. Yazarımız Bilal Civelek hocamızın kalemine emeğine sağlık... Melis öğretmen ve Arif Bey'e saygı ve rahmetle.. #unuttumsanma #bilalcivelek
Reklam
O kadar zam yapılıyor vergi alınıyor neden okullar kütüphanesiz ve kitapsız bunu öğretmen arkadaşlar gidermeye çalışıyor zaten atama az oluyor her yerde okul var ama kütüphanesi yok ya da öğretmeni yok veya kitabı yok benim öğrencilerim ve okula başlayacak olanlar köydeki bütün Türkiye’nin her yerindeki ÖĞRENCİLERİM neden görmüyorsunuz ey siz kürsülere ve meydanlara çıkıp miting yapan soytarı takımları suriye ve diğer araplar ve avrupalılar daha mı önemli sizin için sizin çocuklarınız kolejde cebi dolu keyf atarak mezun olsun sözde okumuş saygıdeğer bir kişilik sınıfına girsin kalemi sağlamdır ama o sınıfı benim ÖĞRENCİLERİM hak ediyor kütüphane hak ediyor öğretmen hak ediyor kitap hak ediyor doğru düzgün TÜRKİYE hak ediyor daha okula başlayacak bir çocuğun gelecek kaygısı olmadan daha doğrusu geleceğini umutla bekleyen ÖĞRENCİLERİM hak ediyor! (Ne kadar kötü bir şey her gün öğretmen arkadaşlarım bura da kitap ve kütüphane yardımı paylaşımında bulunuyor bu gelişmiş bir ülke değildir ha yanlış anlaşılmasın son nefesime kadar kütüphane ve kitap desteğinde bulunmaya çalışırım elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışırım vazifemdir.)
Bize imam değil öğretmen lazım❗ Öğretmenlerimiz 2021 KPSS puanıyla en az 50 bin atama istiyor. Halkın alebi de budur.
Hesaba varis atama uygulaması mı? Çok geri kalmışım...
Dijital mülkiyet kavramı Sosyal Medya kullanıcı hesapları ve içeriklerinin mülkiyeti, beraberinde dijital mülkiyetin mirası konusunu da gündeme getirecektir. Facebook'un, vefat durumunda hesaba varis atama uygulaması bulunmaktadır. Şu an mülkiyet anlamında bir değer ifade etmese de gelecekte bunun böyle devam etmeyeceği kanaatindeyim. Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamındaki haklar miras yoluyla mirasçılara geçebilmektedir. Özellikle Sosyal Medya hesaplarının kullanılması, telif hakları konuları, kullanıcıların vefatı durumunda önem arz edecektir. Örneğin Youtuberların vefatları halinde, oluşturdukları içerikler izlenmeye devam ettikçe kazanç getirecektir. Peki bu durumda bu kazançlar mirasçılara nasıl geçecektir, mirasçılar buradan nasıl hak talep edebileceklerdir? Bu konuda yakın zamanda örnek davalar karşımıza çıkabilir.
108 syf.
7/10 puan verdi
youtube.com/watch?v=HEZcVSt... Nadir Kitap'ta klasikleşen kitaplara göz atma seanslarımdan birinde rast geldim XVII. Yüzyılda Hassa Mimarları Ocağı kitabına. Çok özel ve kısıtlı bir çalışma alanıydı belki ama neden okumuyorum ki deyip ekledim sepete. Kitabın yazarı da Tarihin Arka Odası ile tanıdığım Erhan Bey'in eşi Fatma
17. Yüzyılda Hassa Mimarları Ocağı
17. Yüzyılda Hassa Mimarları OcağıFatma Afyoncu · Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları · 20011 okunma
Reklam
Nefsime
eğer biz kızlar olarak, anne babamız ihtiyaçlarımızı karşılayabiliyorken para için çalışmamız doğru değil. Fakat niyetimizi sahih tutmamız gerek. İslâmı tebliğ için ve hizmet için işimizi yapacaksak mesleğimizi yapmalıyız. bu ihtârı en başta kendi nefsime veriyorum. hemcinslerim de bir atama şehveti var bu bana da biraz bulaştı ve bu doğru değil. atanamayıp intihar eden erkekler varken ki erkekler gerçekten çalışma hususunda çok daha ihtiyaca sahiplerdir ve bizim zaruri durumlarımız dışında nafakamız karşılanıyorsa çalışmamalıyız. Allah kimseyi bununla imtihan etmesin, insan okul bitince bir boşluğa düşüyor bunun için bir şekilde işinin olmasını istiyor evde durmamak adına çünkü toplum baskısı çok fazla, insanlara ne yapıcaksın ne zaman evleneceksin gibi soruları sormak yerine en başta erkeklere çocuk demeyi bırakmaları gerek. yoksa onlar da bunu üstlerine alıp çocuk olarak kalmaya devam edecek çünkü
İffetli Mazlum Bir Kızın Ahı Ve Sonucu (Yaşanmış İbretlik Bir Hikâye)
Hikâyeyi eski edebiyat hocası olan Kamil Hoca öğrencilerine anlatmış. Kendisi 70’li yıllarda öğretmenliğe başladığında, o yıl müzik öğretmeninin kocasının başından geçen olayı anlatıyor. Erzincan Valiliği’nde görev yapıyordum. Oranın valiliğinde, memur ve atama işleri ile ilgileniyordum. O vakit Erzincan’da genç bir Ayşe hemşire vardı. 20-22
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.