Ben inanıyorum, bir zaman gelecek ki insanlar birbirlerine değerlendirici gözlerle bakacak, herkes birbirinin gözünde bir yıldız gibi parlayacak. Herkes birbirinin sesini güzel bir müzik gibi dinleyecektir. O gün gelecek.
Dönüp dolaşıp kendini zarara uğratacak şeyleri kim ister ? Bunu isteyen insanlara rastlanıyorsa, hatta her insanda bu durum biraz gözüküyorsa, bunun nedeni, insanın içindeki iki kişiden birinin kendisi için yararlı olanı isterken, eyleme geçmek için yarı düşüncesine başvurulan ötekine zarar vermesidir.Karara varırken değil, henüz en başta ikincinin yarı-düşüncesine değer verilirse, karar konusu olacak istek de silinip gider.
"Benim sorunum ne ?Çok fazla karar aldım ve mutsuzluğumu yazdım günahlarıma ağladım ama hiç faydası olmamış gibi… Bir tutkuya kapılınca öyle vahşileşiyorum ki herkese zarar verip keyif alabilirim... "
" Kendimizi taklit edemiyoruz.
Kendi sesimizi taklit edemiyoruz.
Bence kendi sarılışımızı da taklit edemiyoruz.
Sesimiz gibi sarılışımız da çok derinimizden, içimizden geliyor ve taklit edemeyeceğimiz kadar bize ait.."
“Hatıra yerine, onun yalnızca bir iziyle karşılaşmak, sizi bırakıp gitmiş ve hiç dönmeyecek sevgilinin koltuğun üzerine bıraktığı izine gözyaşlarıyla bakmaya benziyor.”
" Kendi olarak, sana gelen sana gereksinimi olmadan,
seni isteyen sensiz de olabilecekken,
senin ile olmayı seçen kendi olmasını,
seninle olmaya bağlayan
O, işte... "
" Öyle bir sevgilim olsun istiyorum ki, ne demek istediğimi bakışlarımdan anlasın. Sözle değil, gözlerimizin bakışıyla anlaşalım. Sonra küçücük bir evimiz, çok değil, iki oda bir salonlu..."
“Tenhalığı seviyorum, sık görüşülmeyen ama bağı da koparılmayan dostlukları, sakin mekanları, az rastlanılmayı, kendimle kalmayı, kendimi saklamayı ve de sınırlarımı.”
" Bize hiçbir şey yapmadılar. Sadece bizi en mutlak anlamdaki hiçliğin içerisine yerleştirdiler, çünkü bilindiği gibi dünyada hiçbir şey insan ruhu üzerinde hiçlik kadar ağır baskı uygulayamaz."