Kemalist bir arkadaşım en sevdiği kitabın
Küçük Prens
Küçük Prens
olduğunu söyledi. "O kitap senin nasıl en sevdiğin kitap olabilir, Atatürk'e diktatör diyor." dedim, bir anlık şok yaşadı. İnanmadı, onunla uğraşıyorum zannetti. İlgili kısım şu efendim, bilmeyenler için: "Türk önderi bir yasa koydu; artık halkı Avrupalılar gibi giyinecek, yasaya uymayanlar ölümle cezalandırılacaktı." "Önder" kelimesinin aslında kitabın orijinalinde "dictateur" olduğunu gösterene kadar dirense de gerçekle yüzleştikten sonraki hali aklıma geldikçe hala gülüyorum. 😅
Atatürk'e mektup
Atatürk Sen gideli Neler oldu bu vatanda bilsen Kara çarşaflılar çember sakallılar Bereliler doldurdu köyleri, şehirleri En güvendiğin kişiler Senin ülküne ihanet ettiler Ve sonra utanmadan
Reklam
Atatürk, 19 Kasım sabahı, Dolmabahçe Sarayı'nda kılınan cenaze namazı sonrasında, Sarayburnu'ndan Yavuz zırhlısına alındı, yüz pare top atışıyla selamlanarak, İzmit'e doğru yola çıktı ve İzmit'ten trenle Ankara'ya nakledildi. Gerisini Susy, Atalayların evindeki radyoda, diğer apartman çocuklarıyla birlikte dinledi.
Devrim kolay değildi ve sadece “Bu şapkadır!” demekle olmayacaktı. Mustafa Kemal bir yandan cahillik bir yandan da yobazlıkla savaşmaktaydı. Buna kadınlara yönelik ikinci sınıf vatandaş gibi davranılması ve buna karşı çıkışı da dahildi. Bu durumu kendi ifadesiyle şöyle anlatır: “Seyahatim esnasında köylerde değil bilhassa kasaba ve şehirlerde kadın arkadaşlarımızın yüzlerini ve gözlerini çok kesif ve itina ile kapamakta olduklarını gördüm. Bilhassa bu sıcak mevsimde bu tarz kendileri için mutlaka mucibi azap ve ıstırap olduğunu tahmin ediyorum. Erkek arkadaşlar, bu biraz bizim hodbinliğimizin eseridir. Çok afif ve çok dikkatli olduğumuzun icabıdır. Fakat muhterem arkadaşlar, kadınlarımız da, bizim gibi müdrik ve mütefekkir insanlardır. Onlara mukaddesatı ahlakiyeyi kuvvetle telkin etmek için, milli ahlakımızı anlatmak ve onların dimağını nur ile, nezahetle teçhiz etmek esası üzerinde bulunduktan sonra fazla hodbinliğe lüzum kalmaz. Onlar yüzlerini cihana göstersinler. Ve gözleriyle cihanı dikkatle görebilsinler. Bunda korkulacak bir şey yoktur.”
Atatürk'ün altını çizdiği satırlar.
III. Murat zamanında olduğu gibi, II. Abdülhamit zamanında da rüşvet, tüm taşra yöneticilerinde tüm siyasi kişiliği ve aile duygusunu ve de hatta mevkilerini kötüye kullanmaya engel olabilecek her türlü şeref duygusunu öldürmüştür; buyruk altındaki tüm memurların kalbinde, küçükler ve zayıflar için duyulan sevgiyi yok etmiştir. Tüm bu alt kademedeki memurlar, keyfilikte ve zimmetine para geçirmede büyükler ile rekabet ederler; yargıçlar ve tanıklar rüşvet alırlar ve kendilerini satarlar, özel hayatlarında çok dürüst olan insanlar, göreve başladıklarında yolsuzluk akımına uymak veya kamu vazifelerinden vazgeçmek zorundadırlar.
Sayfa 37 - cilt XVI.Kitabı okuyor
Atatürk'ün altını çizdiği satırlar.
Bu cüzam, mevkilerin para ile satın alınabilirliği, daha önce Kanuni Sultan Süleyman hükümdarlığında da vardı; fakat yüksek dereceli memurlarını, bulundukları makamı kendisinden satın almaya zorlayarak yolsuzluk örneğini veren ilk kişi olan III. Murat'ın (1574) tahta çıkışıyla ayyuka çıkmıştır. Böylelikle, devletin en gelişmiş bölgeleri bahşiş hastalığına yakalanmıştır; bu cüzam Türk halkını her zamankinden daha fazla kemirmektedir ve büyük Frederick'in de bahsettiği gibi Türklere para için peygamberlerini bile sattırabilir.
Sayfa 36 - cilt XVI.Kitabı okuyor
Reklam
Atatürk'ün altını çizdiği satırlar.
Meşhur bir üstadın Ernest Legouve'nin dediği gibi, ''Çağımız hayal ve şiir çağı değildir, çağımızı derin bir şekilde ilgilendiren tek şey gerçektir.''
Sayfa 22 - cilt XVI.Kitabı okuyor
Atatürk'ün not defterlerinden,
14 Temmuz 1918, Pazar. Matmazel Brandner'i bekliyordum. Karlsbad'ın güneybatısındaki eski şatosuyla tanınan Elbongen'e otomobille gitmeye karar vermiştik. Otomobil Eger nehir kıyısındaki yolu takip ediyordu. Matmazel Brandner Türk ordusuna ilgi duyar gibi görünüyordu. Bana ordumuzun sayısı ve mevcutları hakkında soru sormuştu.
Sayfa 150 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
384 syf.
8/10 puan verdi
Ahidnameler cansız birer varlıktır.Onlara hayat veren milletlerin güç ve iradeleridir. Prusya ile masaya oturan devlet büyüğü " Prusya dedikleri hangi devlettir?" Diye sormuş.. Kristof kolomb Osmanlıya da uğramış.. Kitap önce kısaca Osmanlıyı özetliyor..nedenler ve sonuçlar ilişkisi içinde.. Kırım savaşı döneminde o zamanki Avrupa Birliğine girebilmek için Kırım savaşına katıldığımız...ve dahası.... "Gerçekte batılılaşma bir tercih sorunu olmaktan çok,dünyada tek olan uygarlığın dışında kalıp kalmama sorunuydu.Dolayısıyla,çözüm onu reddetmek değil, onu asıl yörüngesine oturtabilmek, doğru olarak uygulayabilmekti..." Atatürk, uluslararası ilişkilerde düşmanlıkta aşırılıktan kaçındığı gibi, dostluklara da gereğinden fazla bel bağlamamıştır.... "yurtta sulh cihanda sulh" sözü boşa söylenmemiş sanırım.. Bunun dışında kitap bir akademisyenin tez kitabı gibi.. Konu daha etraflıca işlenebilirdi..
Atatürk'ün Dış Politika Stratejisi ve Avrupa Birliği
Atatürk'ün Dış Politika Stratejisi ve Avrupa BirliğiAtilla Sandıklı · Beta Yayınları · 20081 okunma
240 syf.
6/10 puan verdi
Kitap bazen roman havasında,bazen günlükten alıntılar, bazen tarih...Böyle bir günlük var mı yoksa uydurma mı..Bazı kısımlar da çok düşündürücü.. Atilhan'ı çok övmüş yazar ama benim okuduğum Atilhan bambaşka yerlerde ve pek Atatürk sever biri olması mümkün değil (en azından ömrünün son döneminde tıpkı nfk gibi sadece toplumu bölen ve nefrete sevk eden yazıları vardı.)...Padişahların annelerinin Yahudiliğine dair anlatılanlar ispatlanabilir (yahudilikte anne yahudi olunca evlat ta yahudi kabul edilir.) Marshall yardımı,Menderes,İnönü,vs....ve günümüz... Büyük #Atatürk için söylenecek çok şey var ama...
Atatürk’ün Yasaklanan Kitabı
Atatürk’ün Yasaklanan KitabıHüseyin Hakkı Kahveci · Ulak Yayıncılık · 2017200 okunma
Reklam
509 syf.
9/10 puan verdi
Sivil Örümceğin Ağında kitabıyla çok dikkat çekmişti..Okumadıysanız şiddetle tavsiye ederim..Bu kitap belge roman olarak yazılmış tarih okumaktan sıkılanlar için ideal..Bu dönem üzerine tarihçiler parçalara bölünmüşler..Herzamanki gibi şahsi hasetliklerinden,coğrafya bilmezliklerinden,dil bilmezliklerinden,ideolojik saplantılardan,vs... Bazısı 1. Kanal seferi ile 2. Kanal seferini harmanlayıp bütün bozgunun faturasını #Atatürk e yıkmaya çalışır.Ayrıca yahudi ve arap örgütlerinden bahsetmez.Osmanlı ordusunda (paşalar dahil) birçok arap kökenlinin saf değiştirmesinden bahsetmez..Birşeyin farkına daha vardım işgal yıllarında İstanbul,İzmir, vs.. şehirlerde yaşama dair pek yazılmış eser yok..Bunun yanı sıra Mondros anlaşmasına dair süreci anlatan pek bir yazılı eser de yok. Sayfa 257 de anlatılan bir olay var, bu olayı çok yerde okudum ama kimse isim vermemiş..
58 Gün : Mustafa Kemal ile Filistin'den Anayurdun Dağlarına
58 Gün : Mustafa Kemal ile Filistin'den Anayurdun DağlarınaMustafa Yıldırım · Ulus Dağı · 201231 okunma
152 syf.
10/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Yeni bir yazarla tanışmaya daha devam ediyorum.Bugun de Mine Söğüt 'ten bitirmiş olduğum .Beş Sevim Apartmanı ile geldim. Neden Beş Sevim Apartmanı denildiğini kimse bilmiyor.Apartmanda 5 kişi var ve bu beş kişi farklı zaman ve saatlerde pencereye çıkıp dışarı bakıyorlar.Tek iletişim kaynakları ise bakkalın çırağı.Siparis vermek istedikleri zaman veriyorlar ve kapı fazla açılmadan çırak verip topuklanip kaçıyor. Birde doktor Samimi Bey var .Samimi arkadaşları tarafından küçükken çok dalga gecilen bir isimdi.Aslinda isminin hikayesi çok güzel.Ataturk'üm silah arkadaşlarından olan büyük babası Miralay Samimi Hakkı Bey'den miras kalmış. Samimi'nin babasi küçük yaşta ölüyor.Annesi ise Amerika 'ya gidiyor ,evleniyor ,adını değiştiriyor.Samimi ise halasının yanına gidiyor.Yazlari annesi iki tane Barbie bebek gibi kızıyla geliyor.Samimi ise çok yalnız tek başına.Bu yüzden sürekli ders çalışıyor ve heo sınıf birincisi.Samimi'nin birde arkadaşlari olan cinler ,periler var peki kim bunlar? Samimi Bey büyüyüp doktor olur.Cinler ve perilerle ilişkisi olanları bu apartmana yerleştirir.Sonunda neler bekliyor? Kitabi okudukça neden beş sevim apartmanı dendiğini öğreneceksiniz ben çok üzüldüm isim hikayesini duyunca . Elinize alıp bir solukla okuyacağınız bir kitap.Okurken aslında olaylarin farklı bir boyutunu göreceksiniz.Yazar cinler,periler üzerinden aslinda bambaşka bir konuya değinmiş.Mutlaka okuyun.Spoi vermek istemiyorum.
Beş Sevim Apartmanı
Beş Sevim ApartmanıMine Söğüt · Can Yayınları · 20226,6bin okunma
''Din gibi temiz bir duygu politika gibi kirli oyunlara alet edilemez. Din ait olduğu yerde temiz vicdan sahnesinde kalmalıdır.'' Mustafa Kemal Atatürk
Eğer milliyetçi duygunun biz bilinci ve onun doğurduğu ulusal bilinç bir toplumda sağlamsa; milliyetçi ideolojisinin fazla güçlü olması gerekmez. Bundan başka, ideolojiyi ortaya atan sınıfın çok güçlü olması, ülkenin sosyoekonomik koşullarının elverişli olması gibi durumlarda milliyetçi ideolojiye gene fazla iş düşmeyecektir. Buna karşılık milliyetçi duygunun zayıf bulunduğu ve yukarıdaki öteki durumların ters olduğu ülkelerde tutunumun sağlanabilmesi için milliyetçi ideolojiye çok iş düşecek, bu ideoloji güçlü ve sert olmak zorunda kalacaktır.
.... Siyasi İslam’ın Atası: Osmanlı Uleması Yalnız Olan Yozlaşır Sizce neden yozlaşan inançlar dünyanın her yerinde aynı etiklere sebep oluyor? Aslında anlaşılması güç değil, güç yozlaştırır. Şimdilik dünyayı bırakalım da son günlerde özellikle de sosyal medya fenomenleri sayesinde tekrardan alevlenen “Siyasal İslam” tartışmalarının özüne
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.