Aynen, aynen Atatürk olmasaydı da olurdu(!)
Şalcı Bacı Yalancısı Yobazın Unuttuğu Gerçek:Anadolu'da İşgalci Yunanın Vahşice Katlettiği Kadınlar Şalcı Bacı yalanı üzerinden Atatürk Cumhuriyeti'ne saldıran yobaz, liboş takımının unuttuğu bir gerçek de şudur: 15 Mayıs 1919'da İzmir'e ayak basan Yunan ordusu, Batı Anadolu'da ilerlerken binlerce kadınımıza, kızımıza
Sayfa 162 - İnkılap YayınlarıKitabı okudu
Atatürk ve Yunan Askeri
... Çok zeki bir genç olan Mustafa Kemal’in Rumeli coğrafyasını, savaştığı Kuzey Afrika’yı ve daha Balkan Savaşı sırasında ileride mevki kumandanlarından biri olacağı Gelibolu Yarımadası’nı çok iyi öğrendiği malumdur. İnternetten de izleyebileceğiniz, Yunanistan’daki 1970’lere ait bir TV programında bu özelliğini tespit mümkün oluyor. Sunucu
Sayfa 417Kitabı okudu
Reklam
Dışişleri ve İçişleri Bakanlarımızı gönderdik. Bütün insani duygularımızla barış istediğimizi dünyaya ilân ettik. Fakat muhataplarımız insaniyetten değil, kanlı manzaralardan zevk alan insanlara tesadüf etti ve öyle oldu. Bu sebeple çok miktarda Yunan kanı aktı ise, kabahat bizde midir? İngiliz diplomatlarının insanlıktan bahse hakları yoktur.
Sayfa 29 - Genelkurmay Basımevi 8. CİLT, 2008, Ankara - PDF
Büyük Taarruz’dan önce Türk ordusunun hazırlık durumunu yerinde incelemek üzere Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, zaman zaman cephe hattına gitmiş; gelişmeleri bizzat yerinde görmüştür. Türk ordusunun Yunan ordusuna karşı son darbeyi vurmak amacıyla yaptığı taarruz hazırlıklarını TBMM hükûmeti üyeleri ve mebuslar olduğu hâlde, 1922 yılı Nisan ayından itibaren 26 Ağustos 1922 tarihine kadar üç defa teftiş eden Mustafa Kemal Paşa, bütün bu hazırlıkların gizlilik prensibi içerisinde gerçekleştirilmesine büyük önem vermiştir.
Sayfa 12 - Genelkurmay Basımevi 8. CİLT, 2008, Ankara - PDF
26 AĞUSTOS 1922
Esir Yunan eri Atatürk'e: - Siz binbaşı mısınız? diye sormuş, Atatürk'ten aldığı cevap "hayır" olmuştu. Sorusuna devam eden Yunanlı er: - Yarbay mısınız? Hayır. - Albay mısınız? Hayır. - Tümgeneral misiniz? Hayır. - Peki o halde siz nesiniz? - Ben Mareşal'ım ve Türk Ordularının Başkomutanıyım. Bu cevap üzerine çok heyecanlanan ve şaşıran Yunanlı er: - Ben, bir Başkomutanın muharebe hattına bu kadar yaklaşacağını hiç düşünmemiş ve komutanlarımdan da böyle bir şey duymamıştım, diyebilmiştir.
Sayfa 39 - Genelkurmay Basımevi, Ankara, 1979
Kapatın ve Kaldırın!
Kurtuluş Savaşı kazanılmış, herkes sevinç içinde, yarınlara umutla bak maktadır... O günlerde İstanbul'dan Atatürk'e, Çankaya'daki evinin duvarlarını süslemesi için bir armağan gönderileceği bildirildi. Bir süre sonra armağan, bir sandık içinde geldi. Sandık açıldı... Üstündeki talaşlar boşaltıldı... Atatürk, ortaya çıkan tabloyu görmek için eğildiğinde, birden yüzünü buruşturdu: "Kapatın ve kaldırın şunu," diye bağırdı. "Ne iğrenç manzara... Gönderenin aklına şaşarım!" Tabloda, Yunan bir asker sırtüstü yatarken gösteriliyordu. Fesli bir Osmanlı askeri de, bir ayağıyla Yunan askerin göğsüne basarken, süngüsünü de askerin göğsüne saplıyordu.
Sayfa 104Kitabı okudu
Reklam
175 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.