Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İlim ile Bilim arasındaki fark nedir? Atatürk'ün İlminin Manası Nedir?
Mustafa Kemal Atatürk'ün sahip olduğu ilmin ne anlama geldiğini Atatürk'ü dine yamama çabalarını boşa çıkarmak için açıklamak zorundayım. Mustafa Kemal Atatürk'ün sözlerini bilmek, öğretmek, öğrenmek aşamasını geçtik. Şimdi o sözlerin manasını öğrenerek yarım kalan devrimi tamamlama aşamasına geçiyoruz. İlim sahibi olmak
İslâm: Cehalet ve Meskenetin Uyuşturduğu Statik bir Din değil, Bilginin Sevgi ile Bütünleştirildiği Dinamik bir Din
Reklam
"Mukaddes ve lahûti olan itikadat ve vicdani yatımızı muğlak ve mütelevvin olan ve her türlü menfaat ve ihtirasata sahne-i tecelliyât olan siyasiyattan ve siyasetin bütün uzviyatindan bir an evvel ve katiyyen tahlîs etmek milletin dünyevî ve uhrevî saadetin emrettiği bir zarurettir. Ancak bu suretle diyanet-i İslâmiyyenin maaliyatı tecellî eder." Mustafa Kemal Atatürk
Mobbing Bank Diyor ki;
Tam Bağımsız Olmayı Neden ve Nasıl Kaybettik? İnsanlık devrimini başlatan büyük devrimci Mustafa Kemal Atatürk'ün yaşama erken veda etmesi, devrime sahip çıkacak bir toplumun eğitilmemiş olması, padişah hayranı, manda ve himaye isteyen siyaset anlayışının yaşıyor olması en belirgin sebeplerdi. Nitekim Atatürk sonrası çok partili siyasi
Elbette aklı çalıştırmak, sormak, sorgulamak, okumak, öğrenmek, düşünmek, araştırmak ve mukayese etmek zordur; çünkü büyük emek, ciddi niyet, kararlılık ve sebat ister. Dolayısıyla "atalarının yoluna uyan"lar için çok çetin bir iştir; çünkü aykırılık ister, "birey" olabilme cesareti ve gücü ister. Kısacası ilim, irfan ve iman ister.
Sayfa 104 - Atatürk Araştırma Merkezi BaşkanlığıKitabı okudu
Atatürk'ün Din Anlayışı
"Mukaddes mihrabı, cehlin elinden alıp ehlinin eline vermek zamanı gelmiştir." - Mustafa Kemal Atatürk
Reklam
_(Cia ajanı Fuller’in “Yeni Türkiye” planı- 2008)_ _Atatürkçülük öldü. Nurcular ileri. Paul Henze(Cia) _Kemalizme son verip Osmanlıyla övünün. Fuller(Cia) _Türkiye, Atatürk'ün mirasını reddedip Osmanlı şeriatına geri dönmelidir. Samuel Huntington. (Cia) _Yapılması gereken Atatürk'ün İslam ve kürt düşmanlı olduğu fikrini yaymaktır. Kurt
Atatürk Milliyetçiliğinin Özellikleri Birinci Dünya Harbinden sonra ülkesi işgal edilmiş, esaret altına alınmış bir milleti kurtarmanın yegâne yolunun milliyetçilik duygusu olduğu kadar, yeni kurulmuş Devleti yükseltmenin ve kalkındırmanın yolunun da milliyetçilikten geçeceğini bilen büyük Atatürk, bu ilkeye sıkı sıkıya sarılmıştır. Atatürk
Sayfa 213Kitabı okudu
Nesin sen dünyanın en iyi ikinci alıntısı mı?!
Atatürk'ün tek partisi belli altı prensip disiplini altında idi. Her partiye giren ve parti adına adaylık koyan bu prensipleri benimsemiş demekti. Onlara dokunmayarak her türlü tartışmada serbestti. Din adamları bu prensiplere karşı ağız açamazlardı. Başta bulunanların görevi, eğitim birliği temeline dayanarak, Atatürk devrimciliğini köylere
Türkiye'deki Kürt sorunu hakkında çok şey yazılmıştır. Bu soruna aslında Kürt milliyetçiliği ve daha ziyade ayrılıkçı milliyetçi­lik sorunu demek daha doğru olacaktır. Yoksa Türkiye için Kürt asıllı halk, Türk toplumunun içindeki diğer etnik asıllı halktan da­ha fazla sorun yaratmış değildir. Atatürk'ün ve ondan sonra gelen hükümetlerin milliyetçilik anlayışı etnik esaslara değil, ülke ve va­tandaşlık esasına dayandırılmıştır. Türkiye Cumhuriyeti, Fransız modeline uygun olarak tek milli kültür ve tek resmi dile dayalı üniter devlet anlayışını benimsemiştir. Anayasa, din ve etniik bağ­lılakları ne olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını Türk olarak kabul eder. Bu anlayış Türk toplumunu teşkill eden ve asıl­ları farklı da olsa birlikte yaşayan, birlikte çalışan ve aralarında evlilik bağları kurulan halkın temsil ettiği realiteye aynen uymaktadır.
Reklam
Atatürk'ün "ülkeleri yönetenler, uluslarına ve tarihe karşı daima vicdan hesabını vermeye hazır olmalıdırlar." Sözüyle çağdaş, uygar, demokratik bir devlet adamı ahlâk anlayışını ortaya koyar. Osmanlı devlet geleneğinde, "Nizam-ı âlem için" kardeş katlini bile kabul eden; Padişah'ın yalnızca Allah'a karşı "Mahkeme-i Kûbra" da hesap verme sorumluluğu taşıyan devlet adamı ve yönetim anlayışı 19 yy. da tanzimatla sarsılmışsa da, ortaçağ sistemi olan bu anlayış bütünüyle kaldırılamamıştı. Hatta 1876 ve 1909 Anayasalarında bile Allah'a karşı sorumluluk anlayışı kaldırılmamış; din devleti esasına dokunulamamış, egemenliğin kime ait olduğu sorunu çözülememişti. Bu sorun, ülkenin en buhranlı yıllarında İstiklal Savaşı içinde çözüldü. "Egemenlik kayıtsız, koşulsuz ulusundur" hükmü ile, laik-ulusal devletin temeli atıldı
Gazi Mustafa Kemal, saf, temiz ve sade bir din anlayışı istemektedir. İslâm dinine sonradan girmiş her türlü safsata, hurafe ve boş inançlara karşı akılcı bir din anlayışını benimsemiştir. Bunun ilk adımını da Kur'an-ı Kerim'in milletin bütün fertleri tarafından okunup anlaşılabilmesini sağlamakla atmıştır. Cumhuriyetin kuruluşundan iki yıl bile geçmeden 21 Şubat 1925 tarihinde Meclis'teki bütçe müzakereleri sırasın- da Kur'an-ı Kerim'in meal ve tefsirinin, Hadis-i Şerif tercümelerinin devlet imkânlarıyla yaptırılması için talimat vermiştir. Bunun üzerine mealin Mehmet Akif Ersoy, tefsirin Elmalılı Hamdi Yazır, hadis tercümelerinin de Kamil Miras tarafından yapılması kararlaştırılmıştır. Ancak, Mehmet Akif daha sonra değişik gerekçelerle görevi bırakarak aldığı avansı iade etmiş, hem meal hem de tefsir yazma işi Hamdi Yazır tarafından yapılmıştır. Elmalılı Hamdi Yazır'ın hazırladığı 9 ciltlik tefsir 1935 yılında, Kamil Miras tarafından hazırlanan "Sahih-i Buhari Muhtasarı Tecrid-i Sarih Tercemesi" isimli 12 ciltlik hadis tercümesi de 1928 yılında yayımlanmıştır. Atatürk, Kur'an'ın Türkçe'ye çevrilmesinin şu gerekçeyle yapıldığını anlatıyor: "Türk, Kur'an'ın arkasından koşuyor, fakat onun ne dediğini anlamıyor. İçinde neler var bilmiyor ve bilmeden tapınıyor. Benim maksadım, arkasından koştuğu kitapta neler olduğunu Türk anlasın."
Sayfa 107Kitabı okudu
10 Kasım Gazi'nin ölüm yıl dönümü.. Gazi de bir insandı. Etten kemikten bir insandı. Her insan gibi, doğdu, büyüdü ve öldü. Çok büyük olaylara imza attığı için diğer insanlardan farklıydı. Yedi düvele karşı savaş veren bir milletin başkomutanı olması, devletin farklı bir sistemle yeniden tesis edilmesi ve devrimler onu farklı kılmak için
Atatürk'ün Türk ulusuna kazandırmaya çalıştığı ahlâk ve dünya görüşüne baktığımızda da, hurafe ve yanlış geleneklerden arındırılmış, saf ve samimî bir din anlayışı dikkat çeker.
Osmanlı'nın gerileme devrinde batılılaşma ile gelen taklitçilik Türk insanının yaşadığı dine de bulaşmış ve artık yaşanan din gerçek İslâm'dan uzak, hurafeler ve batıl inançlar üzerine bina edilmeye başlanmıştı. Bu "uydurulan din anlayışı" ülkeyi ve milletimizi yıkıma götürmüştü.
278 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.