"Adın ne?" diye sordu Aldrik.
"Serien," diye cevapladı tereddütsüzce.
"Serien, soyadın ne?" diye sordu.
"Serien Leral," dedi ve adamın, ismin ilham kaynağını anladığını gördü.
Dudaklarım gerisin geriye çekildi; ağdalı bir sıvının ağır ağır örttüğü, korkunun biçim kazanıp ayağa kalktığı ve ‘hey bana bir şeyler söylemenin vakti geldi’ dediği zamanlarda bekledim seni; gözlerimi kapadım. Bekledim. Beklerken, özlemenin hangi geçitleri geçilmez kıldığını, hangi duyguların insanı hayata kazandırdığını, basite indirgenmiş
"Şans diye bir şey yoktur Vhalla. Ana bize ömrümüzün sonuna kadar takip edeceğimiz birer yol çizdi. Bu yol buluşmalar ve ayrılıklarla dolu, hiçbiri şans değil. En azından ben öyle olduğuna inanmayı tercih ediyorum,"
Nerden çıktın karşıma böyle Sitare
Efsaneler dökülüyor gülüşlerinde
Kirpiklerin yüreğime batıyor
Telaşlı bir kalabalığın ortasında
Ayaküstü konuşuyoruz
Nedimin nigehban nergisleri gibi
Üstümüzde bütün nazarlar
Çok utanıyorum Sitare