Atılım Özkan

Atılım Özkan
@atlmozk
Okur
Okuyucum! Tekrar edeyim ki, insan için mevki, servet ve şöhret gaye değildir. Gaye olan saadettir. Saadetin şartı ise, insanın kendi içi ile uyumlu yaşamasıdır. Beni dinle! İçinle, işin ve mesleğin uyumlu olsun. Huzur ve saadet bundadır. s-57
Reklam
Genç arkadaşım! Sana senden yakın kimse yoktur. Kendini kendin bil ve tanı, işini ve mesleğini kendine göre seç. Ta ki o iş üzerinde severek çalışabilesin. İnsanın sevmediği ve içinin almadığı bir iş ve meslekte, şu veya bu sebeple çalışmaya mecbur olması kadar üzüntülü bir hayat tasavvur edemem. Böyle bir insan, işinin sahibi değil; esiri olarak çalışmaya ve yaşamaya mahkum demektir. Çalışmanın bu türlüsü ise, tıpkı esir çalışması gibi, hem fert ve hem cemiyet için hakiki fayda ve randımandan mahrumdur. Ne mutlu o insana ki, serbestçe seçtiği meslekte severek çalışır. Severek çalışan yorulup yıpranmaz. Ne ceza ve ne mükâfat kamçısı beklemez. Başkasının işini, mesleğini ve muvaffakiyetini kıskanıp içini yemez. Her gün işinde biraz daha ilerler. İlerledikçe de işine sevgisi artar ve daha çok severek çalışır. Bundan da hem kendisi, hem cemiyet ve hem de insaniyet için iyilik ve saadet doğar. s-54/55
Verimli Çalışmanın Hissî Şartı
Çalışmanın neticeli ve verimli olmasının şartlarından biri dedim; çalışmayı sevmek ve içten arzu etmektir. İşi bir angarya gibi değil, tıpkı bir spor gibi severek yapmaktır. s-54

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İrade Terbiyesinin Ahlaki İfadesi Say ve Gayrettir.
Yukarıda muvaffakiyetin ilk şartı iradeli olmaktır, dedim. İyi düşünürsek, irade terbiyesi ve nefis mücadelesinin en ahlaki ve insanı ifadesi çalışmaktır. Tembellik ve parazitlik her türlü ahlaksızlığın anası; çalışkanlık da temiz bir muvaffakiyetin, yüksek ahlakın, ruh ve beden sağlığının temel şartı ve en feyizli kaynağıdır. s-53
Başlangıçta, ön sözde, adı geçen âlim papaz bana bir gün: "Eğer ben papaz olup nefis mücadelesine girişmeseydim, bir haydut olur çıkardım. Bende o hamur var." demişti. Düşündükçe ve tecrübem arttıkça bu sözdeki manayı daha iyi anladım. Ve şuna kani oldum ki, terbiye ve nefis mücadelesi, değişmez kötü huyların, kötü istidat ve temayüllerin zinciridir. Hususuyla, dini terbiyenin ve Allah sevgisinin huy ve ahlak üzerindeki paha biçilmez tesirine, tecrübe ve gözlemlerim arttıkça daha kuvvetle inanıyorum. Allah duygusundan ve sevgisinden uzak bir terbiye yalnız fayda ve menfaat düşüncesine dayanır. Fakat din terbiyesi hasbi, karşılıksız ve ulvidir. Bu terbiye insanı yükseltir, iyiliği ve adaleti, hiçbir menfaat düşüncesine saplanmadan, sevdirir. s-50/51
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam