"Harblerin dâima ön safında giden ve yüz bin ok arasında ölmeyen, ölmek bilmeyen, ölemeyen lâyemut Yüce Atillâ!.. Bir kadının batırdığı zehirli dikiş iğnesiyle öldü."
Attila'nın ölümü Hunları öyle bir matem içinde bıraktı ki, ihtiyarından çocuğuna kadar hepsi günlerce yemediler, içmediler, gülmediler, yüksek sesle konuşmadılar. Erkekler, başları önlerine düşmüş, kederli ve sakit duruyorlar, kadınlar ağlaşıyorlardı. Çocuklar oynamadılar.
Aslanlar dostlarıdır, kaplanlar arkadaşı;
Atlar, ona aşıktır.
Karabulut tahtıdır, yıldırımlar kırbacı;
O, Hunların baştacı.
Cermen, Roma... her millet,
Ona esir doğmuştur.
Karabulut tahtıdır, yıldırımlar kırbacı;
O, Hunların baştacı.
Neker nehrinin kıyılarında bulunan Franklar, Attila'nın yaklaştığını görünce kendi krallarını öldürdüler. Ve Hunların tabiiyetine geçtiler; bununla da kalmayarak Attila'nın ordusuyla beraber harbe girdiler. Franklardan başka birçok kabileler ve hatta vaktiyle Hunlara garez bağlamış olan Burgontlar bile Attila'nın askeri olmayı kabul etmişlerdi.