Tutkunun aşırılığını, en bulanık titremelerin en saf olduklarını, ve gecelerin alev aldığı, en ufak ot sapının yıldızlarla beraber, şen şakraklık ve hiddet belirtisi bir ses içinde kaynaştığı o baygınlık türünü -mutlu ve çılgın bir tanrının tasarlayabileceği anlık, akkor halinde ve sesli sonsuzu- tasavvur edebilmemi kime borçlu olduğumu düşündüğüm zaman, bütün bunları tekrar düşündüğüm zaman, tek bir isim aklıma gelir: Avilalı Tereza - onun tek bir ifşaatındaki sözlerini her gün tekrar ediyordum kendime: “Artık insanlarla değil meleklerle konuşmalısın.”
ÇÜRÜMENİN KİTABI
Saatler boyunca, başka saatleri bekleriz...
Olmadığın gibi hiç olmayacaksın; ya olduğun gibi olmanın hüznü...
Oluşun dışında yaldızlı bir dakika düşlüyorum, güneşli bir dakika, uzuvların işkencesini ve çürümelerinin melodisini aşan bir dakika...
"Düşüncelerimizin yönü yüreklerimizinkiyle aynı olmadığından, ayak altına