Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Avni Turan

Beyazlanmış yelesi sürünürken rüzgarda, Bağlanmış gözleriyle sonsuz karanlıklarda İnleyip inleterek döner zavallı döner... Geçtiği aynı yoldur, yorulduğu aynı yer. İşte biz de böyleyiz: Gözlerimiz bağlıdır, Gönlümüze yalvarır, gönlümüz dualıdır, İnleyip inleterek senelerce döneriz, Aynı yerde başlarız, aynı yerde söneriz. Deriz ki ilerledik, aynı yoldur geçilen, Bu ebedi zulmette bir saraydır seçilen. Nihayet bir gün gelir açılır gözlerimiz, Kurtuluruz dönmekten son sözü söyleyip biz.
Reklam
"But alas! my Lord, what is blood! what is nobility! We are all reptiles, miserable, sinful creatures. It is piety alone that can distinguish us from the dust whence we sprung, and whither we must return.”
Sayfa 40 - FriarKitabı okuyor
Thus Milton describes our first frail mother; though when he tells us that women are formed for softness and sweet attractive grace, I cannot comprehend his meaning, unless, in the true Mahometan strain, he meant to deprive us of souls, and insinuate that we were beings only designed by sweet attractive grace, and docile blind obedience, to gratify the senses of man when he can no longer soar on the wing of contemplation.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Women are told from their infancy, and taught by the example of their mothers, that a little knowledge of human weakness, justly termed cunning, softness of temper, outward obedience, and a scrupulous attention to a puerile kind of propriety, will obtain for them the protection of man; and should they be beautiful, every thing else is needless, for, at least, twenty years of their lives.
ÖKSÜZLÜK Sahillerden açılan balık sandalları var ... Ta baş taraflarında yakılan ateşlerin Durgun suda alevden sallanan dalları var. Yükseldi uzaklaşan sandallardan bir şarkı. .. Bu, son bir hıçkırıktır, bir elemdir ki derin Matemiyle anıyor yıkılan yüce Şarkı. Pul pul parıldıyorken ayın altında deniz, Arkamdan sesi geldi ufka dalan eşlerin ... Bu ilkbahar gecesi yalnız benim kimsesiz. Kimsesiz, son matemin yaşıyan yadıyım; Bir ah bile demeden can veren yiğitlerin Yollarını gözleyen illerin evladıyım! Şimdi ta uzaklara, Şarka dönerken yüzüm, Anladım ki zavallı yurdumun acısını Duymayan bu beldede kimsesizim, öksüzüm !
Reklam
First of all, love is a joint experience between two persons — but the fact that it is a joint experience does not mean that it is a similar experience to the two people involved. There are the lover and the beloved, but these two come from different countries. Often the beloved is only a stimulus for all the stored-up love which has lain
Who leads them on with foreign brand, Far flashing in his red right hand? "'Tis he-'tis he-I know him now, I know him by his pallid brow; I know him by the evil eye That aids his envious treachery; I know him by his jet-black ba;b, Though now array'd in Arnaut garb, Apostate from his own vile faith, It shall not save him from the death; 'Tis he, well met in any hour, Lost Leila's love-accursed Giaour!"
Geçti ömrüm iklimden iklime Yuva yaptım kaç paket cigaranın bacasında Yorgunum, kahvem çamur gibi Batmaya da razıyım, artık beni anla Yeter ki sen beni Hiç yazamayacağım bir romanın kollarına atma.
Yokuş aşağı şarkımı söylerdim, sarhoş "Kanatlarım vardır benim uçarım" Koşup kaşe kabanından yakalardın uyduruk şarkılarımı Ne çok ısıtın beni, Ne çok ısıttım seni, Buruştu ve kirlendi 23 Nisan'da takılan simli ve tül kanatlarım Kurtulamadım, üstümde kaldı. Ben sevgilim ... Bir çocuk bayramı gibi yaşamak isterdim her aşkı Cezaya kaldım. Bir mutluluk şiiri yazamamaktan dolayı İmlamı iyice bozsam da fark etmez artık. Kime ne "de-da"ları ayırmasam? Noktalarda durmasam, Bir ünleme koşsam yalnızca, Sonu uçmak olan bir çığlığa. Kime ne anlatarak bitirsem hayatımı? Ölümüme de bir şiir yamar nasıl olsa birileri artık.
Bir şaşkınlık şarkısı olarak besteliyorum aşkı Kaprisli notalar, huysuz sololarla Bekçisi olmayan geceler denk geliyor bana, Çaresiz bekliyorum, Düdük çalıyorum, İki el ateş ediyorum havaya. Gecenin bir yarısı oturup ağlıyorum bir çocuk parkında Ulumak gibi ağlıyorum Köpekler koşuyor sağımda solumda Tanrım! Diyorum sadece Başka bir şey diyemiyorum zaten o an. İyi niyetli ve sevimli bir kızdan kalanlar Sallanıyor durmadan boş salıncaklarda "Üzgünüm" diyor, Bir mutluluk şiiri yazamam bu saatten sonra!
Reklam
İç ses, diye söylendim Ve ah dedim sonra, Böyle ah demeyi beli bükük bir ahlat ağacından öğrendim. Dallarına salıncak kurardı çocuklar, Hızlı yaşanan bir hayatın şarkılarıydı salıncaklar. Meyveleri tatsızdı Eski bir laneten dolayı Herkes dişlerdi acı meyvelerini, Ve herkes söverdi ona. İsmini yazardı herkes onun bağrına, Ah derdi o. Ah!
İnsan çıtır ekmeği ısırdığında, Kırıklar dolar kucağına, İşte orası umudun tarlasıdır. Ve orada başaklar ağırlaştığında, Sayısız ah dökülürdü toprağa.
Yapıştırsam da parçalarını hayatımın Su sızdırıyordu çatlaklarından.
' A private tutor ! ' said Margaret, looking scornful: ' What in the world do manufacturers want with the classics, or literature, or the accomplishments of a gentleman ?
And in Mlton, Margaret, I shall find a busy life, if not a happy one, and people and scenes so different that I shall never be reminded of Helstone.'
Sayfa 56 - Mr. HaleKitabı okuyor
168 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.