Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Hatta Avrupa'dan gelenler bize siz fakirlik görmemişsiniz derler."
Sayfa 92 - İthaki Yayınları • 11.BaskıKitabı okudu
Evlilik konusunda Avrupa'nın hala çok gerisindeyiz. İlk önce kadın hakları, özgür evlilik, sonra da boşanma, bunlar hala çözülmemiş sorunlar.
Sayfa 12 - maviçatı yayınlarıKitabı okudu
Reklam
39 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
3 saatte okudu
Sahipsiz, Duygu Yüklü Metinler: Portekiz Mektupları
Kim tarafından yazıldığı bugün hâlâ tartışma konusu olan Portekiz Mektupları, yüzyıllardır ilgiyle okunmaya devam ediyor. Gerçek biri tarafından mı yazıldığı yoksa kurgu bir eser mi olduğu hiçbir zaman net olarak bilinemeyecek olsa da, tüm dünyada edebiyatseverleri etkilemeyi başarmış bir eser olduğunu söylemek mümkün. Hakkında birçok söylenti
Portekiz Mektupları
Portekiz MektuplarıAnonim · Yapı Kredi Yayınları · 2020328 okunma
En son insanlar, yani biz homosapiens tarım devrimi…
2,5 MiLYON YIL BOYUNCA İNSANLAR, müdahale etmedikleri bitki ve hayvanlar yiyerek yaşadılar. Homo erectus, Homo ergaster ve Neandertaller incirleri dallarından koparıp yabani koyunları avlarken, incir ağaçlarının nerede kök salacağını veya koyun sürülerinin hangi çayırda gezebileceğini ve hangi erkek keçinin hangi dişiyi dölleyeceğini düşünmüyorlardı. Homo sapiens Dogu Afrika'dan Ortadogu'ya, Avrupa'ya ve Asya'ya, son olarak da Avustralya ve Amerika' ya dogru yayıldı, her gittiği yerde de yabani bitkileri toplayıp hayvanlar avlayarak yaşamını sürdürdü. Yaşam tarzınız sizi gayet iyi besliyor ve zengin bir toplumsal yapı, dini inanç ve siyasi dinamik sağlıyorsa başka bir şey yapmanıza ne gerek var ki? Bütün bunlar 10 bin yıl önce, Sapiens tüm vaktini ve enerjisini birkaç hayvan ve bitki türünün yaşamını değiştirmeye adayınca değişti. Gün doğumundan gün batımına kadar insanlar tohum ektiler, bitki suladılar, kökleri topraktan söktüler ve koyunları bereketli çayırlara sürdüler. Bu çabanın onlara daha çok meyve, tahıl ve et olarak geri döneceğini düşünüyorlardı. İnsanların yaşamında bir devrimdi bu: Tarım Devrimi.
18. yüzyılda İstanbul hâlâ Avrupa'nın en kalabalık şehriydi. Üretici insanların bir araya gelmesiyle ortaya çıkan Avrupa şehirlerinden farklı olarak, İstanbul neredeyse hiçbir şey üretmiyor, ama aktif bir şekilde sindirim sistemini kullanıyormuş; ilk olarak ekmek, ikinci olarak koyun eti için.
Ek bölüm: Sofroni Kitabı akıntılarıKitabı okudu
Medeniyet Üzerine Mülahazalarım
18. yüzyılın başlarından itibaren Avrupa Batı medeniyeti dediğimiz uygarlık, her alanda gelişme gösterirken biz yerimizde durduk ve geriledik. Evet biz durduğumuz zaman aslında geriledik. Çünkü yaşam sürekli ilerlemeyi ve yeniliklere uyum sağlamayı gerekli kılar. Batı medeniyeti ve uygarlığının çok gerisinde kaldık. Onlar neredeyse her alanda kendilerini geliştirmiş vatandaşını refah içerisinde yaşatacak bir yaşam şekli oluşturmasına karşın biz hala kendi vatandaşı ile barışı ve iç huzurunu sağlayamamış, enerjisinin çoğunu kendi vatandaşını ıslah etmekle meşgul eden, çatışma ve fikir ayrılıklarından yorulmuş, düşüncelerini söylediği için dışlanan ve tutsak hale getirilen, çağın gereksinimlerini yakalayamamış bir görüntü çiziyoruz. Maalesef şu anda medeni yaşam namına tükettiğimiz, hayatımızı kolaylaştıran her malzeme ya batılıların icadı ya da doğuda büyük sıçrama gösteren bir kaç ülkenin eseri. Bizim iç çatışmaları, kavgaları ve kendimizi yargılamayı bırakıp bir an önce gelişmiş medeniyetlerle yarışabilecek vizyonu yakalamamız gerekiyor, tıpkı geçmişte olduğu gibi. Tarih boyunca bu yaşadığımız topraklar çok büyük medeniyetler gördü (Hititler, Luviler, Lidyalılar, Frigler, Hellenler, Romalılar, Selçuklular, Osmanlı vebenzeri) ve tarihe yön verdiler. Biz yine bunu başarabiliriz ilim, teknik ve inanç ile... Ömer Yaşar
Reklam
Ufkumuz genişlerdi, iyi olurdu.
Hemen Avrupa'ya gitmek istiyorum... Hem biliyor musunuz, oraya en çok yeni fikirler için gitmek istiyorum.
Sayfa 139 - Can Yayınları
ATA’M İZİNDEYİZ
Atam, hâlâ yaşıyorsak: Edepsizlik sayesinde! Altı oku soruyorsan, Politika dehlizinde! Hele partin senden sonra, Devrimlerin tavizinde! Vasfedeyim halimizi,
Bir bakıma, Avrupa emperyalizmini önlemek için kendisi bir emperyalist bir güce dönüşmüştü.
565 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
30 günde okudu
Bazı yazarlar vardır, sizi altüst ederler. Nadir bulunurlar ve eserlerini okursanız kendinizi talihli sayabilirsiniz.Benim gözümde Elias Canetti de bu yazarlar arasına girmiştir. Sitede çok güzel incelemeler yapılmış Körleşme hakkında. Tekrara düşmek istemem; ama beni etkileyen kısımları da belirtmem gerektiğini düşünüyorum: Öncelikle kitabın kahramanı Dr. Kien ile yaşadığı şehir Wien ( Viyana ) arasındaki benzerlik, yazarın, yaklaşan İkinci Dünya Savaşı'na körleşmiş bir halkı anlatmak için metofor olarak kullandığını düşündürdü. Viyana, Avrupa' nın kalbi, artık ortadan kalksa bile Avusturya- Macaristan İmparatorluğu'nun çok kültürlü yapısına haiz bir şehir. Her ırktan, din ve milliyetten insanı, özellikle de sanatçıları barındırmış; tıpkı Dr. Kien' in kütüphanesindeki binlerce kitap ve yazarı barındırdığı gibi. Bu durum ve daha sonra şehirde/ kıtada/ dünyada yaşanacaklar kitabın bölüm başlıklarına da sinmiş sanki :1. Dünyasız Bir Kafa 2. Kafasız Bir Dünya 3. Kafadaki Dünya Şehirde aynı dili kullanan insanların birbirini bir türlü anlayamaması, iletişim kuramaması, Dr. Kien' in "taşlaşma" gibi en uç noktalara kadar varan savuşturma yöntemlerini kullanması, faşizmin kaba kuvvetinin ve adiliğinin diğer karakterlerde vücut bulmuş halleri, kültürlü insanlara karşı polisin/yöneticilerin/ halkın korkusu ve kendilerini ezik hissetmeleri yine en çarpıcı kısımlardı. Bir kez değil, defalarca okunacak bir kitap Körleşme, bir uyarı ve uyanış manifestosu...
Körleşme
KörleşmeElias Canetti · Sel Yayıncılık · 20213,560 okunma
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.