Tanrı, Din ve Bilim
Hristiyanların çoğunlukta yaşadığı ülkelerde "neden hristiyan değilim" diye kitaplar yazılabiliyor. İncil ve İsa hakkında eleştiri kitapları, eleştiri ve komedi filmleri çekilebiliyor ve bunu yapanlara bir şey olmuyor. Ama müslümanların çoğunlukta yaşadığı ülkelerde neden müslüman olmadığına dair kitaplar yazamıyorsun, yazsan da
Türkler İslâm’dan evvel de muhârip bir millet idi. İslâm’la müşerref olduktan sonra ise, bu karakterlerini medeniyet hizmetine ve insanların hidâyetine âmil olacak bir istikamette yönlendirdiler. Osmancğulları da denizlere, Avrupa'ya ve Bizans’a yakın bir yer olan Söğüt'te değil de meselâ Ağrı Dağının eteklerinde yerleşmiş olsalardı belki de Dünya medeniyet târihindeki muhteşem İnkişâfı gösteremeyeceklerdi.
Reklam
Türkler, dehşetli bir fırtına içinde…
Ah! Ömrüm müsait olsa da şu Avrupa devletlerinden birisinin, yeni silahların dehşetinin alemi sardığı şu asırda Moskoflarla bir tutuştuklarını görsem de yararlıklarının derecesini anlasam, dünyada daha bir şey istemem! Zira, Türklerin nasıl dehşetli bir fırtına içinde oldukları o zaman bizzat anlaşılacak ve gayretleri takdir edilecektir.
Sayfa 368
Balkanlar Gezimizden
Balkanlar Karadağ 1 4.Gün 30.05.2024 Perşembe Karadağ Karadağ, 2006 yılında bağımsızlığını ilan etmesinin ardından, 15 Aralık 2008 tarihinde Avrupa Birliği’ne (AB) üyelik başvurusunda bulunmuştur. Bu başvuruya AB Komisyonu, 9 Kasım 2010 tarihinde olumlu görüş vermiş ve müzakerelerin başlayabilmesi için ülkenin yedi öncelikli alanda ilerleme
Yıldırım Bâyezid, Bizans İmparatoru İkinci Manuel'e bir ültimatom göndererek şehrin teslimini istemişti. Bu teklifin reddi üzerine şehri yeniden kuşatmıştı. Bu, O'nun Bizans'ı üçüncü kuşatışıydı. Fakat Boğaz'ın sâdece Anadolu yakasındaki bir hisar, Bizans'ın yardım almasını önlemeye kâfi gelmemişti. Bu yüzden muhâsara tahminlerden fazla uzamıştı. Diğer taraftan Bizans İmparatoru İkinci Manuel de İstanbul'da bir Türk mahallesinin kurulmasına, bu mahallede inşâ edilecek câmide hutbenin Yıldırım Han adına okunmasına, Türklerin dâvâlarına ayrı bir mahkemede ve islâmi esaslar dâiresinde bakılmasına, Osmanlılara yılda onbin altın “haraç” verilmesine râzı olmuştu. İmparator İkinci Manuel bu töâvizler sâyesinde tehlikeyi atlatmış fakat ilk fırsatta verdiği sözden cayarak düşmanca hareketlere girişmişti. Gerçekten Türkler'e karşı yeni bir Haçlı seferi tertiplenmesini temin maksadıyla seyahate çıkarak Avrupa'nın belli başa bütün merkezlerini dolaşmıştı. O'nun bu düşmanca hareketleri üzerine tekrar harekete geçen Yıldırım, İstanbul'u dördüncü defa olarak kuşatmıştı. Şimdi Timur belâsının ortaya çıkmasıyla bu kuşatmadan da vazgeçmek mecbüriyeti doğmuştu.
Türkler Avrupa yakasına çıktıkları sırada bugünkü Romanya bölgesinde iki prenslik vardı. Bunlar “eflâk” ve “Buğdan” Prenslikleriydi. Osmanlılar bunları iki memleket mânâsına gelen “Memleketeyn” kelimesiyle adlandırmışlardı. Eflâk ve Buğdan'"'ın başında bulunan prenslere ordu kumandanı veya “Reis” mânâsında “Voyvoda” denilmekteydi. Yıldırım Bâyezid devrinde Macar tahtında bulunan Sigismund, Rumeli'de Türkler'e karşı Hıristiyanlığın koruyucusu rolünü oynamaya başlamıştı. Bu sebeple Bulgaristan üzerinden Osmanlı topraklarına tecâvüze yeltenmiş ve yapılan çarpışmalar sonunda geri çekilmeye mecbur kalmıştı. Bu harekât esnasında Bulgarlar'ın da O'nunla birlik oldukları görüldüğünden 1393 yılında “Bulgaristan Krallığı”na son verilmişti.
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.