Özellikle Osmanlı - Safevî ilişkileri okunurken görülüyor ki Türk tarihçiliği asırlar boyunca Türklerin hakimiyetinde olduğu hâlde hanedan farklarına değinmeden İran devletini tek devlet sayıyor ve başta Safevîler de olsa Avşarlar da olsa İran'a İran diyor fakat Türk devletini tek saymayıp her hanedanı ayrı devlet olarak ele alıyor. Büyük Selçuklu, Anadolu Selçuklusu ve Osmanlı farklı devletler değildir. Devlet aynı devlettir yalnızca hanedanlar değişmiştir ve Türkiye o devletin ta kendisidir.
"NTV'nin canlı yayınına katılan Darüşşafakalı bir öğrencinin 'Akademik olarak hayalin nedir?' sorusuna verdiği 'Almanya Köln Üniversitesi’nde tıp okumak istiyorum, ondan sonra da belki Alman vatandaşı olurum' cevabı sosyal medyada gündem oldu." 23.04.2019 Dört sene geçmiş az değil. Fakat yine de o öksüz kız
Reklam
Ferman padişahın, dağlar bizimdir
Osmanlı'nın haksızlığına boyun eğmeyen asil Avşar soyu başlarından Dadaloğlu ruhun şad olsun. Avşarlar fakir kaldı çünkü onlara kötü yerler verildiği içindi ama en savaşçı ve vahşi olan kavim Avşarlardır.
Irak’ta 200'den çok Kürtleşmiş Türk boyları var. Bunlardan bazıları şöyledir: 1) Hanekin (Xanegeyn)'te: En çok Kürtleşen Türk boyları bu bölgede yaşamaktadırlar: Anter Boyu, Şamanlar Boyu, Karabağlılar Boyu, Lekler Boyu, Karagunlar Boyu, Çağtaylar Boyu, Avşarlar Boyu, Keleçonlar Boyu, Eyni Boyu, Ganiler Boyu, Harkiler Boyu, Kargunlular Boyu, Şabaklar Boyu, Ağaçeriler, Beydilliler Boyu. 2) Kerkük'te: Azizbegli Boyu, Şerefani Boyu. 3) Kerkük-Süleymaniye arası: Baban Boyu. 4) Süleymaniye'de: Sofiyevet Boyu, Şatiriler Boyu, Şeyh İsmaililer Boyu. 5) Şirvan-Erbil arası: Zeravi Boyu. 6) Musul'de: Sendi Boyu. 7) Şirvan-Erbil-Revanduz arası: Caf Boyu. 8) Mekri Boyu ve Lur (Lor) boyuda Kürtleşmiş Türklerdirler. Lurlar en eski İran bölgesine gelmiş Türklerdirler.
KÜRTLEŞEN TÜRKLER (Yaşar Kemal'in Ağzından) Diyarbakır ovasını dolaşırken tuhaf bir olayla karşılaştım : Diyarbakır'ın Köprü köyünde bir öğretmenle tanıştım. Öğretmen 1920'lerde Balkanlardan göç etmiş, Köprü köyünü kurmuş, köyünün öğretmeniydi. Çok güzel Kürtçe konuşuyordu. "Kürt müsün?" diye sordum. "Yok, göçmenim" dedi.
NE KALDI
Selam söylen Reyhanlı'da Arap'a Hesap etsin yaz ayına ne kaldı Nevruz biter sümbül biter gül biter Top top edip dermemize ne kaldı Seçin ağalar da kötüyü seçin Yiğidin üstüne kemhalar biçin Yavuz at besleyen el malı için Bölük bölük bölmemize ne kaldı Ulam ulam olmuş galan yazılar Ceren avlar gök boncuklu tazılar Altı, Arap atlı şahbaz gaziler Cıda vurup binmemize ne kaldı Babına da Dadaloğlu'm babına Koç yiğitler sığmaz oldu kabına Kamalağın kar'ardıcın dibine Silah çatıp yatmamıza ne kaldı Avşarlar, Yozgat-Bozok yöresinde sürgündeyken Tecirliler ile Ceritler, Reyhanlı oymağının hayvanlarını sürüp kaçırıyorlar. Reyhanlı ileri gelenleri Tecirliler'den ve Ceritler'den hayvanlarını geri istiyorlarsa da onlar: "Hayvanlarınızı sürüp kaçıranlar biz değiliz, Avşarlar'dır" diyorlar. Bunun üzerine Reyhanlı beylerinden Arap adlı bir bey, Avşarlar'a atıp tutuyor: "Yaz gelince Avşarlar'dan öcümüzü alacağız, onlar hazır olsunlar" diye bu tarafa haber gönderiyor. Ve işte Dadaloğlu’da bu şiirle, “sürgünden dönmelerine ve hesap sormalarına az kaldığını” ifade etmek istiyor, Arap'a cevap veriyor: