…bütün çiçek kokuları itici geliyormuş; gözleri, en solgun ışıkta bile yanıyormuş; yüreğine korku salmayan bazı yatıştırıcı sesler de ancak bazı yaylı sazlardan çıkıyormuş.
kaldırdım başımı.. elimle çenenden tutup, kaldırdım başını.. ve işte ağzın.. dünyanın en acımasız, en faşist, en tehlikeli düşman ağzın.. korkma, onlara öpüşmeyi bilmediğini söylemeyeceğim.
dudağındaki yaradan daha fazla kanıyor yüzündeki utanç.. kim bilebilirdi ki ciğerim, yaşamındaki ilk sevişmenin böyle olacağını? belki de bu durumda oluşumuza değil, annen aklına geldiği için utanıyorsun. kaldır başını ciğerim. biz utanılacak bir şey.. yaptık belki ama bu çağda yaşamaktan daha utanç verici değil. düşünsene ciğerim, biz, insanlarımız için dağ dağ dolaştırdık kafamızdaki bitleri… ve aşka yenik düştük.. bitlerimiz kadar onurludur aşkımız ciğerim, kaldır başını…
kirlenmiş, bit düşmüş saçlarına.. dudağında yaralar patlamış ilk öpüşte kabuğu kalkmıştı yaranın.. ağzın ağzıma kanamıştı. şimdi yüzünde bir ankara sonbaharı. utanç içindesin..