Bu yazı Mustafa Adak dostuma ithaf edilmiştir.
Müptela Ortalık sidik kokuyordu. Burnuyla havayı koklaya koklaya izini sürdü kokunun ve buldu. Oturduğu bankta arada bir burnuna gelen kesif sidik kokusunun kaynağı kendi pantolonuydu. Bir saat kadar önce diplerinde keskin, gözleri acıtan bir amonyak kokusu olan tarihi sur duvarına hacet giderirken duyduğu ayak seslerinden irkilmiş, hemen
Tüm bunlar
Olağanüstü sıcak bir yaz gecesi ilk aşk gibi hararetli ve her defasında zor nefes alışveriş, bir öncekine nazaran. Alınlara giden eller ıslanıyor yoğun nemden. Ağustos böcekleri belli belirsiz uçuşuyorlar sokak lambalarına bir mânâ katıyor hareketleri ve küçük çocuklar koşuşuyorlar şimdilerde sokarlarda, attıkları her adımda okulların tatil olması kutlar gibi bir hâlleri var , biraz da umursamazlık hâkim tavırlarına. Gençler söğüt ağacının altında toplaşmışlar yine, ellerinde kola ve çekirdek Bir şeylerden bahsederken gülüşüyorlar. Kimi zamanda birbirlerini itip çekiştiriyorlar. Tüm bunlar olmasaydı şimdi, düşünmek vardı serde seni. Coğrafyanın her bir köşesini yalın ayak dolaşmak... Ve gözlerimi mühürler de gözlerine derinliklerinden semaya yükselirken bir göz açıp kapama mesafesinde, birbirimizin olurduk belki de... J.Osterman 11.02.2022
Reklam
1matematikçinin dans edememe sorunsalı, hala adım sayıyordu :)(
...Dans edenlerin temposuna ayak uyduramıyordu. Kenarda durmaya karar verdi ve güzel gelini görebileceği noktaya yerleşti. Yaşlıların, ritmik hareketleri nasıl bu kadar kesintisiz sürdürebildiklerini merak etti...
Sayfa 35 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
Henüz vakit varken gülüm, diyebilir miyiz...
Dans... Kollar ve bacaklar, beller ve omuzlar mükemmel ir armonide işliyor. Konuşma şekilleri, hareketleri, dansa kaldırdıklarının bakışları, dünyevi sorunların çok üstünde. Gençler çok sevimli. İnan bana kalbini ısıtan bir müzik varken başkasını bulmak gibisi yoktur. Eller birlikte kenetlendi, ayak diğer ayağı hisseder. Onu takip eder, gideceği yerin önemi yoktur. Çünkü şimdiden sonra her bir sallanma ve dönüşte uçacaklarına inanırlar. Kim bilir, belki de uçarlar... Karhozat
96 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 22 days
Yürüyorum… Vedalaşmadan gitmenin yelkenini içimin şu köşesine minber tayin ederek kaçıyorum buradan. İki yakamı bir araya getiren düğmemi arar iken bacaklarıma inen dermanı selamlamıyorum. Bir durup bakmanın yetim kalmış başını okşayacak bu elleri, yok yere kökünden kesmiş olduğumu bildiğim halde bu yokluğa ampute süsü veriyorum çağa sitem eden
Mutlu Çıkmazı Sokağı
Mutlu Çıkmazı SokağıCelal Kuru · Kitapyurdu Doğrudan Yayıncılık · 202240 okunma
KİTAP LİSTESİ (devam ediyor) PAYLAŞIP YARDIMCI OLUNUZ!!!
KATEGORİLENDİRME AŞAMASI DEVAM EDEN HER KONUDAN KİTAPLARIN OLDUĞU UYGULAMA PROJESİ KAPSAMINDAKİ KİTAP-DERGİ-MAKALE LİSTEM. LÜTFEN PAYLAŞIP, YORUM YAPIP, MESAJ ATIP DESTEK OLUNUZ!!! LÜTFEN YARDIM İÇİN, İSTİFADE İÇİN, GELİŞİM İÇİN PAYLAŞINIZ!!! ŞU KİTABI UNUTMUŞSUN, EKLE diye yorumlar yapınız, öneriniz ve kategorisini belirtiniz. Kitabın
Reklam
632 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 14 days
İçime doğdu sanki bu kadar güzel bir şeyle karşılaşacağım. ‘Budala’yı okurken aldığım zevki aldım okurken Oblomov’u. Oblomovluk, Oblomovluğu bilmeyen birine tam olarak böyle açıklanabilirdi. O kadar akıp gitti ki ‘dur’ diyemedim  oblomov ile Ştoltz öyle güzel karşılaştırılmıştı. Öyle zıtlardı. Oblomovlu cümlelerde zaman kağnı gibi ilerlerken
Oblomov
Oblomovİvan Gonçarov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202139.4k okunma
kapitalizm'e övgü; (işte bir fikir böyle savunulur!)
Demek paranın her kötülüğün kaynağı olduğunu düşünüyorsunuz,” dedi Francisco d’Anconia. “Peki, paranın kökünün ne olduğunu hiç sorguladınız mı? Para bir mübadele aracıdır. Ortada değiş tokuş edilecek ürünler, onları üretecek insanlar olmazsa, para da var olamaz. Para aslında, birbiriyle iş yapmak isteyen insanların, değere karşı değer verme
Caddede insanlar, karıncalar gibi, telâşla birbirlerine çarparak oraya buraya gidiyorlardı. Yüzlerce insan, binlerce insan… çoğu ne kadar önemsiz, ne kadar silik. İçlerinden biri Selim olamaz mıydı? Milyonların içinde sadece bir Selim. Kime zararı dokunur bunun? Hepsinin eli, ayağı, başı var… Selim gibi. Ne olur bu kadar el, ayak, baş bir araya gelse de sadece bir tanecik Selim çıkarsalar aralarından; ne olur bir tane Selim olsa. Elimi sallar çağırırım: koca budala, derim, nereye gidiyorsun gene dalgın dalgın? Olmaz. olamaz! Yok olamaz insan. Hareketleri, gülüşü, birlikte yaptıklarımız: nereye gitti hepsi? Lavoisier kanunu var: hiçbir şey yok olamaz durup dururken. Kanun, adamdan hesap sorar; nereye gitti, diye. Başka kanunlar da var diyorlar. Lavoisier kanununda toplam ağırlık sabit kalırmış. Peki Selimlik? Onu nasıl tartacaksınız? Neden kimse üzerine alınmıyor bu özelliği? O halde haksızsınız. Bu kadar insan bir araya gelip bir Selim olamıyorsunuz. Gülümsedi. İnsanlar, insanlar… onu da gördük.
Sayfa 328Kitabı okudu
·
Not rated
Nurettin Topçu Sohbetlerinden Kalan
Gençlik yıllarımda beni tanıyanlar takıntılı bir hasta gibi aynı kitapları tutulmuşçasına dönüp dönüp okuduğumu bilir. Nurettin Topçu’nun, rengarenk kapaklı Dergâh baskısı kitaplarıdır bunlar. İlk okuduğum kitabıysa, Yarınki Türkiye. “Yarınki Türkiye’nin kurucuları, yaşama zevkini bırakıp yaşatma aşkına gönül verecek, sabırlı ve azimli, lakin
Bir İnsanla Karşılaşmak
Bir İnsanla KarşılaşmakAli Birinci · Dergah Yayınları · 202046 okunma
398 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.