Caddede insanlar karıncalar gibi telaşla birbirine çarparak oraya buraya gidiyorlardı . Yüzlerce insan .. Çoğu ne kadar önemsiz ne kadar silik .. Hepsinin eli ayağı başı var SELİM gibi ne olur yani bu kadar el ayak baş bir araya gelse de sadece bir tanecik SELİM çıkarsalar aralarından .. Lavoiser'in konunu var hiç bir şey bir anda yok olamaz kanun adamdan hesab sorar peki o zaman hareketleri , gülüşü , birlikte yaptığımız şeyler nereye gitti . Ah benim Kalp ağrım Selimcigim..
Citiali, siyah, papilio thoas, king page swallowtail, sarı, sarı, sarı, kanat, kelebek, toz, maua, papakura, mayan satar, king, siyah, citiali… Rıhtımda ayaklarını süre süre yürümeye başladı. Kırık tahtalar ayaklarına takılıp sendeleyerek arşınlıyordu rıhtımı. İçi sızlar hali vardı ve hüzün dökülüyordu yüzünden. Adımlarını daha da yavaşlattı.
Reklam
142 syf.
10/10 puan verdi
·
54 günde okudu
İnsan.
"Kalbin, acı çekeni görmekten zevk alma eyleminin ötesinde, yapabileceği daha kötü, daha alçak bir eylem olmasa gerek." Dikkat! Dikkat! Birazdan okuyacağınız inceleme hem somut hem de soyut olarak derin ve bayağı uzun olacaktır. Bunu bilerek okumaya başlamanız veya başlamadan burada bırakmanız sizin tercihiniz olacaktır. Müessesemiz
Merhamet
MerhametArthur Schopenhauer · Dergah Yayınları · 2007276 okunma
144 syf.
2/10 puan verdi
·
21 saatte okudu
TÜRK ROMANININ TRAJİK BASAMAĞI
Nabizade Nâzım'ın Karabibik'i kötüydü. Köy ortamına gayet güzel ayak uydurmuştu ama insana hiçbir fayda sağlamıyordu; kötü bir kurguyla ve pek de iyi olmayan karakterlerle oluşturmuştu romanını. Biçimde de büyük hataları olan romanın sonunda Karabibik'in ''baştan çıkıp kadına atılması'' gülünç ve romana yakışmayan bir sondu. Zehra'daysa Nabizade
Zehra
ZehraNabizade Nazım · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202411,5bin okunma
Tüm bunlar
Olağanüstü sıcak bir yaz gecesi ilk aşk gibi hararetli ve her defasında zor nefes alışveriş, bir öncekine nazaran. Alınlara giden eller ıslanıyor yoğun nemden. Ağustos böcekleri belli belirsiz uçuşuyorlar sokak lambalarına bir mânâ katıyor hareketleri ve küçük çocuklar koşuşuyorlar şimdilerde sokarlarda, attıkları her adımda okulların tatil olması kutlar gibi bir hâlleri var , biraz da umursamazlık hâkim tavırlarına. Gençler söğüt ağacının altında toplaşmışlar yine, ellerinde kola ve çekirdek Bir şeylerden bahsederken gülüşüyorlar. Kimi zamanda birbirlerini itip çekiştiriyorlar. Tüm bunlar olmasaydı şimdi, düşünmek vardı serde seni. Coğrafyanın her bir köşesini yalın ayak dolaşmak... Ve gözlerimi mühürler de gözlerine derinliklerinden semaya yükselirken bir göz açıp kapama mesafesinde, birbirimizin olurduk belki de... J.Osterman 11.02.2022
Cehennem Başkalarıdır
J.P.Sartre der ki; “Demek cehennem bu. Hiç aklıma getirmezdim böyle olacağını… Acı, ateş, kızgın ızgara hepsi sizsiniz demek… Ne gülünç şey! Kızgın ızgaranın ne gereği var: cehennem başkalarıdır.” Sartre’ın bu metaforu şüphesiz ki; ilk aşamadan itibaren olaya Existansiyalizm açısından baktığının göstergesi.  Toplulukların ortak bilinci, kültürel dayatmalar ve başkalarının hareketleri, yönlendirmeleri, yorumları bizi yönetmeye başlar. Sosyal hayattan içinde bulunduğumuz normlara kadar birçok konu dış etkendir ve bizler duygusal olan varlıklar olarak farkında olmadan bu yargılara, söylemlere ayak uydurmaya başlayıp, kendimizi diğerlerinden ayırt edemediğimiz bir dünya içinde buluruz. Zaman içinde bireyleri, süreç ve bu etmenler yönetmeye başlar ve siz ben olmaktan çıkarsınız… Burada bahsettiğimiz ben, benlik (öz varlık)dir. Bu nedenle başkalarıyla olan ilişkiler, bizi varoluşsal açıdan ölüme sürükler… Sartre’a göre; “ben” ve “kendim”kavramlarına odaklanıp, kendimizi, var oluşumuzu ve yetkinliğimizi sorgulamamız gerekmektedir. Bu, dünyayı ve düşünsel süreci anlamlandırmaya katkı sağlayacaktır. Bunun için de dayatmalardan, dış faktörlerden sıyrılıp; özgürce düşünebiliyor olmak gereklidir.
Reklam
292 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.