Leonardo da Vinci, İsa'nın öğrencilerine, "İçinizden biri bana ihanet edecek." dediği o "anı" resmederek bir ilke imza atmıştır. Bunu görmek oldukça kolaydır üstelik: Esere bakar bakmaz İsa'nın cümlesini yeni bitirdiğini hissedebilirsiniz. Havariler ise aralarında tartışmaktadır: "O sen misin? Yoksa ben miyim?" Aynı konuyu tasvir eden diğer resimlerde statik bir şekilde yemek yiyen figürler görüyorken burada önemli bir âna tanıklık ettiğimizi hissederiz. Eserde hem bir düzen hem de kaos var. Bize bu kaos ortamını deneyimleten ise havarilerin yüz ifadeleri ve el-kol hareketleri gibi pek çok detay...
Müptela
Ortalık sidik kokuyordu. Burnuyla havayı koklaya koklaya izini sürdü kokunun ve buldu. Oturduğu bankta arada bir burnuna gelen kesif sidik kokusunun kaynağı kendi pantolonuydu. Bir saat kadar önce diplerinde keskin, gözleri acıtan bir amonyak kokusu olan tarihi sur duvarına hacet giderirken duyduğu ayak seslerinden irkilmiş, hemen
...Dans edenlerin temposuna ayak uyduramıyordu. Kenarda durmaya karar verdi ve güzel gelini görebileceği noktaya yerleşti. Yaşlıların, ritmik hareketleri nasıl bu kadar kesintisiz sürdürebildiklerini merak etti...
Dans... Kollar ve bacaklar, beller ve omuzlar mükemmel ir armonide işliyor. Konuşma şekilleri, hareketleri, dansa kaldırdıklarının bakışları, dünyevi sorunların çok üstünde. Gençler çok sevimli. İnan bana kalbini ısıtan bir müzik varken başkasını bulmak gibisi yoktur. Eller birlikte kenetlendi, ayak diğer ayağı hisseder. Onu takip eder, gideceği yerin önemi yoktur. Çünkü şimdiden sonra her bir sallanma ve dönüşte uçacaklarına inanırlar. Kim bilir, belki de uçarlar...
Karhozat
Yürüyorum…
Vedalaşmadan gitmenin yelkenini içimin şu köşesine minber tayin ederek kaçıyorum buradan. İki yakamı bir araya getiren düğmemi arar iken bacaklarıma inen dermanı selamlamıyorum. Bir durup bakmanın yetim kalmış başını okşayacak bu elleri, yok yere kökünden kesmiş olduğumu bildiğim halde bu yokluğa ampute süsü veriyorum çağa sitem eden
KATEGORİLENDİRME AŞAMASI DEVAM EDEN HER KONUDAN KİTAPLARIN OLDUĞU UYGULAMA PROJESİ KAPSAMINDAKİ KİTAP-DERGİ-MAKALE LİSTEM. LÜTFEN PAYLAŞIP, YORUM YAPIP, MESAJ ATIP DESTEK OLUNUZ!!!
LÜTFEN YARDIM İÇİN, İSTİFADE İÇİN, GELİŞİM İÇİN PAYLAŞINIZ!!!
ŞU KİTABI UNUTMUŞSUN, EKLE diye yorumlar yapınız, öneriniz ve kategorisini belirtiniz. Kitabın
İçime doğdu sanki bu kadar güzel bir şeyle karşılaşacağım. ‘Budala’yı okurken aldığım zevki aldım okurken Oblomov’u. Oblomovluk, Oblomovluğu bilmeyen birine tam olarak böyle açıklanabilirdi. O kadar akıp gitti ki ‘dur’ diyemedim oblomov ile Ştoltz öyle güzel karşılaştırılmıştı. Öyle zıtlardı. Oblomovlu cümlelerde zaman kağnı gibi ilerlerken
Demek paranın her kötülüğün kaynağı olduğunu düşünüyorsunuz,” dedi Francisco d’Anconia. “Peki, paranın kökünün ne olduğunu hiç sorguladınız mı? Para bir mübadele aracıdır. Ortada değiş tokuş edilecek ürünler, onları üretecek insanlar olmazsa, para da var olamaz. Para aslında, birbiriyle iş yapmak isteyen insanların, değere karşı değer verme
Bir yaşama hevesi üflenir ruhuna, bir gün son bulur ancak, varoluşunu terk eder gider...
Öylesine bir hüzün hikâyeini kaleme almış Sabahattin Ali, yeri geldi tebessüm yeri geldi buruklukla baktım satırlara.
Kürk Mantolu Madonnayı duymamış, okumamış okur olması bile feci kayıp doğrusu. Lâkin ben yine de fikrimi beyan edeceğim, dozunda
Gençlik yıllarımda beni tanıyanlar takıntılı bir hasta gibi aynı kitapları tutulmuşçasına dönüp dönüp okuduğumu bilir. Nurettin Topçu’nun, rengarenk kapaklı Dergâh baskısı kitaplarıdır bunlar. İlk okuduğum kitabıysa, Yarınki Türkiye. “Yarınki Türkiye’nin kurucuları, yaşama zevkini bırakıp yaşatma aşkına gönül verecek, sabırlı ve azimli, lakin