Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Güüüüü naaay dıııın
HIDIRELLEZ NEDİR? Hıdrellez, bütün Türk dünyasında bilinen mevsimlik bayramlarımızdan biridir. Ruz-ı Hızır (Hızır günü) olarak adlandırılan hıdrellez günü, Hızır ve İlyas Peygamber’in yeryüzünde buluştukları gün olması nedeniyle kutlanmaktadır. Hızır ve İlyas sözcükleri birleşerek halk ağzında hıdrellez şeklini almıştır. Hıdrellez günü,
Temizlik ve Sıhhî Neticeleri
"Temizlik îmánın yarısıdır!" (Müslim, Tahåret, 1) hadis-i şerîfini nefis hüsn-i hatlarla yazarak evlerinin ve ibadethânelerin duvarlarına asan Os- manlılar, bu hakikati daha ziyâde gönüllerine yerleştirerek kendilerine şiar ve düstur edinmişlerdir. Bu temizlik, hem maddi hem de mânevî olarak gerçekleştirilmiştir. Çünkü temizlik, dînî
Sayfa 510 - Erkam yayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Tabaklar eskir, kitaplar eskir, evler eskir, ayakkabılar eskir, ömür eksilir ama ameller hep diri kalır."
Maske ve yüksek tabanlı ayakkabılar, yüzü temel öğele­rinde silikleştiren ya da daha çok belli eden makyaj, abartan ya da basitleştiren giysi, bu evren her şeyi dış gö­rünüş uğrunda harcar, yalnızca göz için yapılmıştır.
Ayağını sıkan ayakkabılar giyersen Ve boş bir arazide yürürsen, Ayakkabılarını çıkarmadıkça Arazinin özgürlüğünü hissedemezsin. ——Mevlâna Celaleddini Rumi——
Sayfa 145 - Doğan Novus Yayınları, 15. Baskı, çeviren: İstem ErdenerKitabı okuyor
Ali yatakta yatıyor, Doktor, "Bir yakını var mı?" diye sordu. Kim olduğumu belli etmemeye çalışarak kısık bir sesle, "Ben serumu tutabilirim" dedim. Serum bitti. O geldi, işlemleri tamamlamış, Ali'nin koluna girdi. Hastaneden çıkıyorlar. Ben de onlara yetişmeye çalışıyorum kaymadan… O sırada iki genç onları gördü, "Bak bak, Kemal Sunal, yanındaki de oğlu." Biri bana dikkatle baktı, "Aaa arkadaki de karısı!" dedi. Diğeri midesi bulanmış gibi ekşi bir ifadeyle, "Yok beee!" dedi. Kendime bir baktım, saçım başım un içinde… Manto eski, ayakkabılar büyük… O iki gençten başkasına rezil olmadığımı sanıyordum… Olmuşum! Sabah erkenden telefon çaldı. Kayınvalidem, "Ne o halin? İnsan kürkünü giyer, adamakıllı bir makyaj yapar, komşularımın hepsi görmüş" dedi. Gazetedeki berbat halimden bahsediyordu. Ne ara gazeteciler oraya gelmiş, resim çekmişti anlamadım. Ben O'nun yanına bile yaklaşmamıştım, tanınmamak için… Bir türlü kayınvalidemin yüzünü güldüremiyordum. Şu komşular olmasa biz iyiydik aslında.
Sayfa 34 - Doğan KitapKitabı okudu
Reklam
Şu anda biraz gülünç görünüyor, bu doğru, ayağına bembeyaz, kocaman ev terlikleri giymiş gibi duruyor ama böyle gülünçlükler uzun sürmez, on dakikaya kalmaz ayakkabılar leş gibi olur, yaşamdaki her şey öyle değil mi, zamana zaman tanıyın her şeyi çözümlesin.
Sayfa 270 - CanKitabı okudu
368 syf.
·
Puan vermedi
·
26 saatte okudu
Amerikalı gazeteci ve sosyalist John Reed'in 1917 yılında Rusya'da gerçekleşen, kendisinin de bizzat tanıklık ettiği Ekim Devrimi'ni anlattığı kitabının adıdır... Kitabını tamamladıktan kısa süre sonra 1920 senesinde hayatını kaybeden..
John Reed
John Reed
çok genç yasta aramızdan ayrıldı..
Dünyayı Sarsan On Gün
Dünyayı Sarsan On Gün
” Ekim Devrimi'nin ilk 10 gününün
Dünyayı Sarsan On Gün
Dünyayı Sarsan On GünJohn Reed · Yordam Kitap · 2017405 okunma
Genç hastabakıcılar isteri hâlindeydiler. Hepsinin başı elleri arasında, kapılara dayanmışlar, ağlaşıp duruyorlardı. Doktor Murat artık yapılacak bir şey kalmadığını söyledikten sonra yemek yememiz gerektiğini bildirdi. Bahçedeki birkaç çadırın altında bir sürü ölü ayağı görünüyordu. Gökte parlayan sarı bir ay ışığında, yıllarca taşlar üzerinde sürtünmüş olan param parça ayakkabılar...
Romantik aşk belli bir gövde üzerinden konuşur, genel­lenemez, tekillikle ilgilidir. Gülüşü, çilleri, kahkahası, düşünce­leri, bilekleri Komşu B'ninkinden farklı olduğu için Komşu A’ya aşık olunur, olay budur. Sevgiyi kriterlere ayırarak bu zor konuyu görmezlikten gelen İsa, böylece aşkın doğasında varo­lan kötülüğü de göz ardı etmiş oldu. Zaten aşka acıyı katan o kriterlerdir, Komşu A’yı Komşu B'ye dönüştürmeye ya da Komşu B'yi evlenmeden önceki idealize ettiğimiz B haline ge­tirmeye çalıştığımızda ayakkabılar uçuşmaya, boşanma davala­rı açılmaya başlar. İşte O sabırsızlığımız, mükemmelliyetçiliği­miz ve sonunda da hoşgörüsüzlüğümüz, düşlediklerimiz ile zamanın bize gösterdiği arasındaki o gri alanda filizleniyor.
Reklam
Okullarımızda fark ettik ki bir çocuğa herhangi bir şeyin nasıl yapıldığını gösterirken çok hevesli olduğumuzda, hareketleri fazla enerji harcayarak ya da aşırı bir titizlik göstererek yaptığımızda çocuğun kendi kişiliğine göre hareket etme ve yargıda bulunma kapasitesini köreltiyoruz. Sonuç ise egonun komut vermesi gerektiği hâlde egodan bağımsız hâle gelen ve daha güçlü ve yabancı bir başka egodan komut alan bir hareket olmaktadır. Söz konusu yabancı ego çocuğun kişiliğinin kendisine ait körpe organlarını ele geçirme, neredeyse çalma gücüne sahiptir. Yetişkin bilinçli olarak telkinde bulunduğu gibi bilmeden, istemeden ve sorunun farkında bile olmadan da telkinde bulunabilir. Birkaç örnek vereceğim. Bir gün iki yaşlarında bir çocuğun beyaz bir yatak örtüsünün üstüne bir çift ayakkabı koyduğunu gördüm. Düşüncesiz, dürtüsel ve ölçüsüz bir hareketle ayakkabıları aldım, "Bunlar kirli!" diyerek yere koydum ve yatak örtüsünü elimle temizledim. Bunun üzerine çocuk ne zaman bir çift ayakkabı görse koşup onları alıyor ve "Kirli!" diyerek başka bir yere koyuyordu. Sonra da ayakkabılar yatağın yakınında bile olmamasına rağmen, eliyle yatağı temizler gibi yapıyordu. Bir örnek daha vereyim. Bir aileye bir paket gelir ve anne bu paketi sevinçle karşılar. Paketi açar ve içinden bir parça ipek ve küçük bir trompet çıkar. Anne, ipeği küçük kızına verir, küçük Bu trompetiyse çalmak üzere dudaklarına doğru götürür. Çocuk "Müzik!" diye neşeyle bağırır. Bir süre bu küçük kız ne zaman bir parça kumaşa dokunsa çok heyecanlanıp "Müzik!" diye bağırır.
Sayfa 94 - Kaknüs Eğitim KitaplığıKitabı okuyor
Markaların her geçen sene daha da daraltarak ortasından sıkılmış diş macununa benzettiği belden oturtma pardesü modaları;göz rengine ve güneşe duyarlı tasarladıkları yanar-dönerli eşarplar; daha güven verici ses tonuna sahip yüksek topuklu ayakkabılar;ilham kaynaklarının Kur'an olmadığının ne kadar gür bir seda ile haykırmaktalar. Asrın Müslüman Kadınını düşürdüğü belkide en büyük tereddüt Kur'an'ın emri ile modanın telkini arasında bocalamaktır. Evet...Müslüman kadını namahremin nazarlarından uzakta Rahman'ın emrine mutabık rahmetini celb eden tesettür ile;modanın takipçisi hem örtünüp hem de güzel görünebilmenin peşinde olup;Kur'an'a karşı ''İşte Örtü! saçım görünmüyor ya...''aldatmacasından birini tercih etmek durumundadır.
Hanımefendi! Tesettür Ederim...
Hanımefendi! Tesettür Ederim...
Burak Kızıldaş
Burak Kızıldaş
Burjuva sofralarda onca kelam ikram.Sigar,sohbet,siyaset.Marka ayakkabılar ve marka elbiseler ,ama en önemlisi , tasarımcı elşnden çıkmış çantalar.Hemcinslerinin kılık kıyafet takıntısını bir türlü anlayamıyordu Peri.Bazı kadınlar çantalarını uzak diyarlarda savaş meydanlarında kazanılmış ganimetler gibi gururla taşıyorlardı.
UĞUR ASLAN: Muz hiç bilmediğimiz bir şeydi! Hatay’ın Reyhanlı ilçesi, Melekli Köyü’nde doğdum. Babam kâhyaydı ve bir ağanın yanında çalışıyordu. Ben 9 çocuklu bir ailenin en küçük çocuğuydum. Evdekilerle aramda yaş farkı fazlaydı. Mesela en büyük abimle aramda 30 yaş vardı. Öyle olunca abilerim ve ablalarım çiftlikten erken ayrıldı, evlenip kendi
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.