Alıntılar
Alıntı1 "Gerçekten bize ait olan bir şeyi Adine, hiç kimse elimizden alamaz. Gerçekten bize ait olan, er veya geç bizim olur. Bu yüzden, senindi benimdi cinsinden bütün hasisçe kaygılar değersizdir. Yapmamız gereken tek şey yolumuza devam etmektir; bize ait olan birlikte gelir, bizimle beraber yürümeyeninse, bizi durdurmasına izin vermemeliyiz." Alıntı2 Yine de yaşamım boyunca asla, beni dize gelmeye zorlayacak, birey oluşumu ayaklar altına almaya kalkacak bir erkeğin sevgisini taşımazdım.
Çocuğun tatmin edilmemiş doğal ihtiyaçları, sonrasında terapistlere, eşlere ya da kendi çocuklarımıza yöneltilir. Bu ihtiyaçların gerçekten görmezden gelindiğine, hatta muhtemelen onları bastırmak zorunda kalacağımız şekilde anne babalarımız tarafından ayaklar altına alındığına inanamayız. İlişki kurduğumuz başka insanların nihayet aradığımız şeyi bize verebileceğini, bizi anlayacağını, destekleyeceğini, bize saygı duyacağını ve hayatın getirdiği zor kararlardan bizi kurtaracağını umarız. Bu beklentiler, çocuklukta yaşanan gerçeğin inkar edilmesiyle beslendikçe, onlardan kurtulamayız. Daha önce de söylediğim gibi, iradeyi başkasına bırakamayız. Ancak kendi gerçeğimizle yüzleşme kararlılığını gösterirsek, bunlar zaman içinde yok olacaklardır. Kolay değildir bu, neredeyse her zaman acı vericidir, ancak mümkündür.
Reklam
"Dörtnala gelip Uzak Asya'dan Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket, bizim. Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak ve ipek bir halıya benzeyen toprak, bu cehennem, bu cennet bizim..."
İki Yüz Yıl Önce Tuna'da Yolculuk!
Çevremizdeki dünyayı anlatan çok eski seyahat kitaplarından biri de -hiç yayımlanmamış olduğu için gizem dolu- Avusturya- Macaristan monarşisinin savaş arşivi için hazırlanmış olan 1751 tarihli bir eser. Bu güzel kitapla Tuna Nehri'nde yolculuk yapıyorsunuz. Kenarları yaldızlı kalın kitap bir sanat eseri ve kayserin isteği üzerine
Sayfa 170 - 171, 172, 172, 174 Everest Yayınları
Üç isteğim vardır senden, bu kapıdan girmen için yapman gereken üç şey; ilkin malını ve mülkünü terk edeceksin. Zira mal ve ve mülk sana imtihandır, mal sevgili ile Allah sevgisi aynı sinede yan yana duramaz. Sonra şöhretinden, makamından vazgeçeceksin, zira şöhret zehirli bir oktur. Şöhretin muhabbetini bir kez tadarsan, zannedersin ki küçük dağlar senindir. Ve nefsini ayaklar altında alıp da ezeceksin. Zira seninle beraber, her daim seni duyan, sana söyleyen bir düşmandır o. Çok yakındır ama bildirmez kendini.
Sükut-u lisan selamet-i insan. 🍂 Arpa ufalanır, aş oldum sanır. Çer çöp havalanır, kuş oldum sanır. Cahile meydanı boş bırakırsan , ayaklar kendini baş oldum sanır.İnsan ne yediyse ağzı onu kokar, ne okuduysa da ağzı onu konuşur. Hiçbir kıyafet zengin bir ruhu gizleyemez, hiçbir zenginlik de cahilliği saklayamaz… Mevlânâ’nın dediği gibi; Testinin dışına sızan içinde olandır…Geçici insanlar kalıcı dersler verir.
Reklam
Dörtnala gelip Uzak Asya'dan Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan Bu memleket, bizim. Bilekler kan içinde, dişler kenetli, Ayaklar çıplak ve ipek bir halıya benzeyen toprak, Bu cehennem, bu cennet bizim. Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın, Yok edin insanın insana kulluğunu, Bu dâvet bizim.... Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür Ve bir orman gibi kardeşçesine, Bu hasret bizim...
‘Evet’ diye düşündüm, ‘işte, alkol böyle çıldırtır insanı, acılar içinde kıvrandırır bendelerini. Ancak o yapar bu tür şaşırtmacaları. Tam her şeyden emin olduğun, iyi sakındığın, en kötüsü meselenin üstesinden geldiğini sandığın bir anda, birden şeytanın sırıtan yüzü ortaya çıkıverir ve pençeleriyle parçalar göğsünü, yüreğini titretir, ayaklar altına alır onurunu… La reine d’ alcool!
Koparmaya kıyamadığım kır çiçeği Ayaklar altında çiğnenmeye hazır.
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.