Nazım Hikmet Ran
Nazım Hikmet'in Aziz Hatırasına Dünya tarihinin belki de en kanlı yüzyılının başında doğdu. Dönemin koşullarına göre oldukça varlıklı ve eğitimli sayılabilecek bir aileden geldi. “Üç yaşımda Halep’te paşa torunluğu ettim” der Otobiyagrafisinde. Paşazadeydi aslında burjuva karşıtı olmasına rağmen. Ancak çok kızardı kendisine “Paşazade” diye
Hayalet Oğuz Gibi Geçmek Hayattan..
Zaman, heyelana kapılmış toprak gibi kopup gidiyor. Neye daldığımı bilmiyorum. Ama başımı kaldırıp bir bakıyorum ki gerimde upuzun bir zaman bırakmışım. Ben o geride kalan zamanı yaşadım mı ? Yoksa, geçip gitti sadece de ben baktım mı ? Herkes bilsin istiyorum bazen, bu dünyadan ben geçtim. Bazense bir hırsızın sokaktan kimseye görünmeden çıkmak
Reklam
Anlam Arayışı
Selamun aleyküm. Bir şey deneyeceğim. Bu aslında bir inceleme ama buradakileri incelemelerin aksine ilginç, daldan dala atlamalı, bol alıntılı, güldürmeden düşündüren uzun bir inceleme. Aynı şeyleri farklı cümlelerle aktaran kitaplardan alıntılar yapıp karma olarak sunacağım bir inceleme. Yazı boyunca yaratıcının varlığına dair bir ispat
“Sevgili Bilge, bana bir mektup yazmış olsaydın, ben de sana cevap vermiş olsaydım. Ya da son buluşmamızda büyük bir fırtına kopmuş olsaydı aramızda ve birçok söz yarım kalsaydı, birçok mesele çözüme bağlanamadan büyük bir öfke ve şiddet içinde ayrılmış olsaydık da yazmak, anlatmak, birbirini seven iki insan olarak konuşmak kaçınılmaz olsaydı.
Nasıl mıyım? Anlatabilir miyim bilmiyorum. Ya da sen anlar mısın, hiç emin değilim. Kimsenin kimseyi anlamadığı bir zaman bu zaman biliyorsun. Ama anlaşılmak için yazmıyorum ben artık. Kendim için, kendime yazıyorum. Yazmazsam bir yanım yarım kalır, ölür belki. Herkesin bir meydan okuma tarzı varsa hayata, ben de yazarak meydan okuyorum. Üstüme
Anne Ve Babların Yuvası Kalplerdir, İncitmeyelim...
___Huzur Evinden Mektup ___ (İbretlik) *(5 senedir huzur evinde yaşayan bir annemizin kaleminden duygusal ve ibretlik bir mektup)* Buz gibi odalarla dolu kocaman binalar diktiler ülkeme. İçine ömürlerinin son demlerinde olan anneleri, babaları doldurdular. Adına huzur evi dediler. Oysa huzur hiç uğramadı oraya. Eskiden
Reklam
İyilik
Arkadaşlar bu sitede bir Beyzacanım var.
Beyza
Beyza
-> Ben bu kız kadar fedakar, vefakar, iyi kalpli, güler yüzlü bir insan görmedim, dersem yalan olur. Gördüm çünkü Allah bir şekilde bu dünyadaki kötülüğe dayanabilelim diye iyilerle karşılaştırıyor, Beyza da o güzel yürekli, değerli insanlardan biri benim için. Dün insanların duyguları ile oynamak için paylaştığım(!) iletideki kitap hediye etme eylemini sonunda gerçekleştirmek için, sıcakta ellerimizde poşetler, sırtımızda ağır çantalarla çapraz yürüyerek denge sağlamaya çalışarak Kızılay'daki PTT'ye gitmeye çalıştık. Epeydir oralara gitmediğim için PTT'nin kapanıp yerine Koton açıldığını fark etmedim ve inanın bana sıcakta bayılmak için sağlam bir sebepti. :) Oradan bir bilene sorarak en yakın PTT'ye yine çapraz çapraz yürüyerek, ama neyse ki köprü gölgesinde ulaştık. Adresleri yazmak dahi bir meseleydi. Beyza'dan Allah bin kere razı olsun. Zaman ilerledikçe ben oradan ayrılmak zorunda kaldım ve Beyza başında durdu. Toplamda tam 2 buçuk saat. Üstelik ayakta bekledi. Ne kadar dua etsem ben bu güzel insanın hakkını ödeyemem. Bütün tevazusuyla sonrasında yanıma geldi, yemek yedik ve ayrılırken dediği şu: ''Ablacım çok güzel bir gün geçirdik, zaman yanında su gibi aktı geçti.'' Bir insan düşünün, bir başkası için gününün büyük bölümü gitmiş ve ayrılırken böyle diyor. Ne diyebilirim ki. İyi insanlar, iyi ki varlar. iyilik kalpleri yumuşatır. Dilerim hepimiz iyi insanlardan oluruz ve iyilerle karşılaşırız. Sağlıcakla...
O Çocuk
Bu ses de neyin nesi? Nereden geliyor ki? Ah! İşte oradan, şu sokaklar ne kadar da dar ve biçimsiz, dön dön doğru yola çıkamıyorsun. Bir çocuk var orada, neden bu saatte dışarıda oturuyor ki? Yanına yaklaşayım biraz. Ne kadar da bana benziyor, tıpkı beş yaşım... Ama neden ağlıyor ki, kulaklarını elleriyle kapatmış, dizi üstünde hıçkıra
Sevgili Bilge, bana bir mektup yazmış olsaydın, ben de sana cevap vermiş olsaydım. Ya da son buluşmamızda büyük bir fırtına kopmuş olsaydı aramızda ve birçok söz yarım kalsaydı, birçok mesele çözüme bağlanamadan büyük bir öfke ve şiddet içinde ayrılmış olsaydık da yazmak, anlatmak, birbirini seven iki insan olarak konuşmak kaçınılmaz olsaydı.
Dünyada en nefret ettiğim binalar.. Huzurevleri(?)
( beş senedir huzur evinde yaşayan yaşlı bir annemizin kaleminden) Buz gibi odalarla dolu kocaman binalar diktiler ülkeme. İçine ömürlerinin son demlerinde olan anneleri, babaları doldurdular. Adına huzur evi dediler. Oysa huzur hiç uğramadı oraya. Eskiden yaşlılarımızı kapatmazdık başka yerlere. Onların yüzü suyu hürmetine belalar def oluyor der,
252 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.