Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kübra Aydın Yıldız

Kübra Aydın Yıldız
@aydinkubra
‘Gün olur, başıma kadar mavi; Gün olur, başıma kadar güneş Gün olur, deli gibi...’
232 syf.
9/10 puan verdi
·
15 günde okudu
Beklemenin,kabullenişin,hayal kırıklığının,hayatını bir saplantıya bağlı kalarak mahvetmenin,yalnızlığın kitabı.Bastiani Kalesi’ndeki askerlerin kuzeyden yani Tatar Çölü’den gelecek düşmanı yılmadan, usanmadan yıllarca bekleyişlerine şahit oluyoruz. Günlerin her gün aynı geçmesi,düşmana dair çok az bir belirtinin bile olmaması bu bekleyişi bitirmiyor. Çünkü o düşünceye öylesine inanmışlar ki ve mutlaka gerçekleşeceğini düşünüyorlar.Eylemsizlik içinde yaşamaya devam ediyorlar. Drago da bu bekleyiş içinde yerini alarak yaşamını burada sonlandırıyor.Gerçi bir iki girişimi oluyor bu ıssız yerden gitmek için ama alışkanlıkları, -belki de saplantısı-onu tekrar oraya düşürüyor.Bir şeye ölesiye inanmak insanı gerçeklikten uzaklaştırıyor. Her şeyi olmasını beklediğimiz duruma yormamıza sebep oluyor. Ayrıca kitabın vermek istediği bir diğer mesaj insanın alışkanlıklarından,konfor alanlarından kolay kolay vazgeçemediği.Kısacası kitap insana dair ne varsa barındırıyor. Keyifli okumalar.
Tatar Çölü
Tatar Çölü
Dino Buzzati
Dino Buzzati
Tatar Çölü
Tatar ÇölüDino Buzzati · İletişim Yayınevi · 201813,3bin okunma
Reklam
460 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
‘Vicdanınız anımsadıkça,hiçbir suç unutulmaz!’ Peki bu suçu sadece birine acıyarak, merhamet ederek işlemiş olmak ama yine de vicdan azabından kurtaramıyor insanı. Zweig’ın novellalarında yaptığı kişilik analizleri bu tek romanında giderek artan bir lezzetle yer alıyor. Aynı sahnede karşı karşıya iki karakterin hissettikleri duyguları, aynı anda okuyucuya hissettirmek muazzam! Bazı yerleri birkaç kez okuduğumu belirteyim:) ‘Acımak iki yanı keskin bir bıçak gibidir; kullanmayı bilmeyen, elini ve özellikle de kalbini uzak tutmalıdır.’ Aslında bu cümle romanın özeti. Acımak hissiyle hareket ettiğimizde-dozunu ayarlayamayınca gerçi nasıl bir doz ayarlanabilir orası da muamma-farketmeden acınacak duruma düşmek söz konusu olabilir. Bu da çoğu zaman yapmak istemediklerini yaparak,yapmak istediklerini yapamayarak ortaya çıkabilir. Yani bir nevi tutsaklık. Bu gerçekten de kişi için acınılacak bir durum. Sanırım bu kitaptan öğrendiğim acıma,merhamet gibi iyi görünen duyguların bile sınırları belirlenemezse insanı suçlu yapabilir. Keyifli okumalar:)
Sabırsız Yürek
Sabırsız YürekStefan Zweig · Can Yayınları · 20166,2bin okunma
134 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
19 saatte okudu
Güzel bir beyin fırtınası oldu. Dini kimlik, dil kimliği,etnik kimlik, mezhep kimliği,ten kimliği ,ırk kimliği ve daha birçok kimliğin insanlar tarafından nasıl ölümcül hale getirildiğinden bahsetmiş yazar. İnsanlar bunu eziyet edildiğinde, serbest bırakıldığında ve en kötüsü yaralandığında(panter) yapıyorlar. Yazar buna ait çözüm değil de bir öneri de bulunarak ortadan kaldırılabileceğini(görünüşe göre çok uzun yıllar alacak)söylüyor. Öneri: Dünyalılaşma! Peki ama nasıl? ‘Herkesin kendini bu uygarlığın içinde biraz görebilmesi, herkesin kendini bir parça onunla özdeştirebilmesi, hiç kimsenin onu kendine iflah olmaz biçimde yabancı, dolayısıyla düşman görmeye itilmemesi gerekir. Yani karşılıklılık ilkesi.’ Günümüz dünyası insanları bunu başarabilecek mi? Ben de yazar gibi karamsar değil de endişeli bakıyorum bu duruma. Çünkü dünyamızda yükselişte olanlar kendi kimliklerini tüm dünyaya daha çok(daha da emperyalist)benimsetmeye çalışıyorken, ezilenler ise bunu kabul etmeyip kendi kimliklerini biraz da hırçınlaşarak(haklı olarak tabi)ortaya koymaya çalışmakta. İnsanlık olarak birbirimizi olduğumuz gibi kabul etme konusu uzun yıllar aşılamayacak gibi. Yazarın bu denemenin devamı niteliğinde olan Çivisi Çıkmış Dünya ve Uygarlıkların Batışı’ nı da merakla okuyacağım. İyi okumalar..
Ölümcül Kimlikler
Ölümcül KimliklerAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 20197,8bin okunma