Uykuların kaçar geceleri, bir türlü sabah olmayı bilmez.
Dikilir gözlerin tavanda bir noktaya,
Deli eden bir uğultudur başlar kulaklarında
Ne çarşaf halden anlar ne yastık.
Girmez pencerelerden beklediğin o aydınlık.
Karanlık bir Dünya'nın
Aydınlık yüzü
Geceleri mutsuz
Karanlık huysuz
Korkarım kara gecelerden
Karanlık kabus olur bana çöker üstüme üstüme
Siyah renktir karanlığın diğer adı
Güneşsiz bir hayat karanlık bir Dünya demek
Kaldırın kara perdeleri
İçeriye ışık girsin
Güneş aydınlıktır
Uykuların kaçar geceleri
Bir türlü sabah olmayı bilmez
Dikilir gözlerin tavanda bir noktaya
Deli eden bir uğultudur başlar kulaklarında
Ne çarşaf halden anlar, ne yastık
Girmez pencerelerden beklediğin aydınlık
Onun sessizliğini idrak edebilecek adamlar göçüp gitmişlerdi; hayatın sınırlarının ötesinde ve sonsuzluğun gözleri önünde varlıklarını nasıl sürdüreceklerini bilen adamlar artık yoktu. Kuşku ve umut nedir bilmeyen insanlar gibi güçlü olmuşlardı. Sabırsız ve dayanıklı, kavgacı ve inançlı, asi ve sadakatliydiler. İyi niyetli insanlar, bu adamları
“Uykuların kaçar geceleri,
Bir türlü sabah olmayı bilmez,
Dikilir gözlerin tavanda bir noktaya
Deli eden uğultudur başlar kulaklarında,
Ne çarşaf halden anlar, ne yastık
Girmez pencerelerden beklediğin aydınlık,
Kapanır yatağına çaresizliğine ağlarsın,
Onun unutamadığın hayali,
Sigaradan derin bir nefes çekmişçesine dolar içine,
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.”
...