"Kur’an’ın Arapça inmesindan hareketle dilini ve tarihini terk eden topluluklara tarihte rastlamak mümkündür. Ancak burada mantıksal hata yapılmakta, Kur’an’a atfedilmesi gereken kutsallık, Arapça’ya yapılmaktadır. Hâlbuki Kur’an’ı anlama ve yorumlamada esas olan Arapça’ya olan vukufiyet kadar, yöntem ve usul bilgisidir. Arapça bilindiğinde dinde tek bir anlama ulaşılsaydı, bugün binlerce tefsir, yorum, mezhep ve görüş ortaya çıkmazdı. Dini tercih; dilini terk etmeyi ve bir kavme itaati değil; hak ve hakikate itaati gerektirmektedir."
"Medeniyet iddiasında bulunabilmek, bilimsel metoda dayanan bir kültürel anlayışın değerler dünyasıyla etkileşime geçerek yeni değerler oluşturmasına bağlıdır."
Aygün Akyol, İbn Haldun'da Kültür ve Medeniyet Tasavvuru, s. 100.
"İbn Haldun’a göre, bir şehrin düzeninin bozulması ve yıkılışa geçmesi aniden gelişen bir olgu değildir. Bu süreci yakından incelediğimizde bunda; ilk olarak, şehirli bir hayata alışma, bu hayatın doğru okunamaması neticesinde lüks ve gösterişe düşkünlük, lüks ve gösterişi temin etmek için haksız kazanca tevessül, haksız kazancın yaygınlaşmasıyla ortaya çıkan ekonomik dengesizlik ve en sonunda da toplumda yaygın ve kabul edilmiş ahlaksızlık etkilidir."
Aygün Akyol - İbn Haldun'da Kültür ve Medeniyet Tasavvuru, Elis Yay., Ankara 2019, s. 109.