Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ayşenur Hacer Şahin

Ayşenur Hacer Şahin
@ayhasa
kitaplar ve kelebekler
Öğrenci
Lisans
Ayvalık
2 okur puanı
Haziran 2021 tarihinde katıldı
349 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
19 günde okudu
oğuz atay öldü mü?
tuhaf bir kitaptı başlarda ne okuduğumu anlayamadım ama dili çok çok iyi olduğu için devam ettim. sonraları işler değişti yazarın dediği gibi hayat hızlandı. bitirdim ama kitabı anladığımı düşünmüyorum. anlayabilecek kaç kişi vardır onu da bilmiyorum. bir gün bu kitap hakkında her şeyi anladığını söyleyen bir inceleme çıkarsa benim için çok iyi olacak. kitap çok mu iyiydi yoksa çok mu kötüydü buna verecek bir cevabım yok. etkileyici olan buydu belki de. son tahlilde çok etkilendim. son yıllarda böyle bir türkçe kitap görmedim. oğuz atay seven herkes okumalı tanıdıklar ve başka bildik yüzler'i. bitirince ne dediğimi anlayacaksınız.
Tanıdıklar ve Başka Bildik Yüzler
Tanıdıklar ve Başka Bildik YüzlerVeysel Gökberk Manga · Tün Kitap · 202114 okunma
Reklam
349 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
19 günde okudu
Tanıdıklar ve Başka Bildik Yüzler
Tanıdıklar ve Başka Bildik YüzlerVeysel Gökberk Manga
7.5/10 · 14 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Böyledir, kâğıda oturmayan hiçbir fikir var olamaz. Göçebe ataların hiç konuşmasın şimdi.
Sayfa 125 - Tün KitapKitabı okudu
Reklam
Dönüp sırtını gitsen mi? Çok geç. Sen hep geç kaldın, bütün işlerinde... Doğmakta bir gün geç kaldın, komşu kadınların kucaklarından inip yaşıtlarına karışmakta, okula yazılmakta (ki bu senin de suçun değildi), âşık olmakta, parmak kaldırmakta, çalışmakta ve... ölmekte. Kendi ölümüne de geç kaldın. Gömüp üstünü örttüler, defter kapaklarıyla, kartonlarla, tiyatro biletleriyle örttüler. Şemsiyelerle örttüler. Öz cenazende seni bekledi herkes, gelmeyeceğini anlayınca cesedini ortada bırakıp çekip gittiler. Gözünü oymaya etçil kuşlar, bedenini parçalamaya çürükçüller, hesap sormaya sorguç melekler gelmedi çünkü bekleyecek vakitleri yoktu, işleri aceleydi, yetişmeleri gerekti. Sencileyin sorumsuzun tekiyle uğraşamazlardı, sen de mecburen yaşamaya devam ettin.
Sayfa 124 - Tün KitapKitabı okudu
Kıymetli oğlum Bahri, âdettendir, bu ilk dersimizde sana, müfredatımızda tanımlanmış konuların dökümünü yapacağım: 1- Bu dersin tek öğretmeni benim; 2- Başka hocalardan özel ders almayacaksın; 3- Ders saatleri dışında beni rahatsız etmeyeceksin; 4- Hafta sonu ödevlerini eksiksiz yapacaksın; 5- Ödevlerini ailene yaptırmayacaksın; 6- Arkadaşlarını dövmeyeceksin; 7- Sınıfındaki kızlarla sevgili olmayacaksın; 8- Silgi çalmayacaksın; 9- Bilmediğin soruyu cevaplamayacaksın; 10- Kopya çekmeyeceksin. İmza: Ahlak Değerlerini Öğreten Her Öğretmen
Sayfa 98 - Tün KitapKitabı okudu
Biliyorum, ben de sizin gibi olacağım. Sabahları güneş diye bir şey doğacak, görmesem de olur ama uyanacağım, dünyanın kurulu saati. Giyinip kuşanıp çalışacağım, sizinki gibi bir işte. Sizinkine benzeyen bir eş bulacağım. Sizinkiler gibi çocuklar yetiştireceğim, yerimi alsınlar diye. Sizin izlediklerinizi izleyecek, sizinle aynı saatte yatacak, aynı şeylerle ilgilenecek, sizinkine benzer bir hastalıktan öleceğim. Korkmayın, umarım bir gün, sizden biri de olacağım. İmza: Umutları Olan Her Çocuk
Bizim katrandan kalbimizde merhamet ve pişmanlık otları yeşermez. Hiçbir bahçe gönül telimizi kıpırdatmaz çünkü gönlümüz sonsuz, telsiz, çorak bir melodiler çölüdür. İmza: Uygarlığın Tahripçileri
Hep mi böyleydi, dersiniz? Yoksa sonradan mı delirdik? Eskiden bir işte çalışır, arta kalan vakitlerde eğlenirlermiş. Sonra bir şeyler olmuş, dünya tersine dönmüş. Arada derede kalmış bir insan kalabalığı eve iş getirmeye başlamış. Mailler, telefonlar, bilgisayar başlarında iş yetiştirmek için sabahlamalar... Bereket versin cumhurbaşkanımız kendi kendini atadı da bizi bu dertten kurtardı. Artık eve iş götüren kimse yok, o ara tür yok oldu, fosili de kalmadı. Şimdi bütün hayatımız iş. Ya da tam tersi. Kocamla geçirebildiğim tek bir akşamım bile olsaydı, hepimiz evlerimize girer girmez uyumak zorunda bulunmasaydık yani, çocuk bile yapardık belki.
Reklam
Bulgur bozuk, elma çürük. İlk insan olsan yine kovulamazsın bu cennetten.
Galiba, bu kadarı da yeter, çok şükür, diyen insanlar da vardı. Biz de onlardandık üstelik. Biz, bölük pörçük, koskocaman, birbirini tanımayan, hatta hiç görmemiş bir aileydik. Bahri olsa, atom altı parçacıklarımıza ayrıştık, derdi. Çok iyi geçinirdik. Özellikle de karşılaşmadığımız zamanlarda... Veya birbirimizin farkına varmadıkça diyeyim, daha anlaşılır olsun. Tanrı bizi unuttu. Belki biraz da kalbini kırdık onun. O'nun, ya da.
Sayfa 39 - Tün KitapKitabı okudu
Önceleri hâlim vaktim yerindeydi. İyi bir işim, güzel evim, mutlu ailem vardı. Yazarım hava, nefes, mürekkep gibi kelimeleri çok sever, sıkça kullanırdı. Yokluk göstermemişti bana. Ama sonra, yavaş yavaş ardı arkası kesildi sözcüklerin. Her günü bir öncekinden netameli geçen ömrüm, sıradanlığa, hareketsizliğe, bitimsiz benzerliğe boğuldu. Öyle zamanlar oldu ki, yazılmadığı için, evimden çıkıp işe gidemedim. Patronumun beni kovup kovmadığını bile bilmiyorum; çünkü evimde çalan telefon ya da posta kutumda mail de yazılmadı. Herhangi bir telefon ve mail yazılmayalı çok zaman geçmiş olmalı, bilemem. Zaman bana, yazısız çağlar kadar uzak artık.
Sayfa 28 - Tün KitapKitabı okudu