2019 kışı. Evden çıkıp ani bir kararla kitapçıya gidiyorum. Dergi reyonuna yönelip “Post Öykü”yü alıyorum. Derginin 26. sayısı. Uzaktan uzağa ismini duyduğum ama henüz alıp okumadığım bir dergi. Alıp çıkıyorum.
Derginin genel yayın yönetmeni, kendisi de bir öykücü olan Aykut Ertuğrul. Önce dergiye hayran kalıyorum, sonra Aykut Ertuğrul’un Adam Öykü ile başlayan ve Notos Öykü ile devam eden “öykü dergiciliği”nde geldiği seviyeye imreniyorum. Lisede okurken bir gazete ya da dergide çalıştığımı hayal ettiğim günler geliyor aklıma.
Aykut Ertuğrul “Moğolluklar” adlı köşesiyle dergide yazıyor. “Bellek ve Başka Tuzaklar” adlı kitabındaki denemeler, orada yazdıklarına benziyor. Yaşantı parçalarının, yaşarken görüp geçtiğimiz durumların başka yönlerine değinen satırları; kitabı benim gözümde yüceltiyor.
23 denemeden oluşan bu kitabı, hiç tarzım olmamasına rağmen, ağır ağır, iki aya varan bir sürede, diğer kitaplarımın yanında okudum. Kitap sürekli elimin altındaydı, ara ara açıp bir denemesini daha okudum.
Yeni kuşak edebiyatçıların böyle güzel satırları, bu dikkati; edebiyatımızın gelecek vizyonunu da çiziyor. Gök kubbe altında söyleyecek herhangi bir sözün kalmadığı bir zamanda, bu zor zamanlarda, estetiği önceleyerek, samimiyetten ödün vermeksizin usul usul yazılan yazılar bunlar. Bizi başka başka kitaplara, filmlere, hayatlara götürmesi de cabası.