... +164
Tam aradığım tarzda bir kitap. The horizon gibi okurken heyecanla takip ediyorsunuz aynı zamanda diyelim bitirdiniz ve aylar geçti, aklınızda canlanan tatlı sahneler için dönüp tekrar bakacağınız bir tarzı var. Dükkanda görür görmez beni etkiledi 3 kitabı da aldım. Kız çok tatlı!! 4. kitap henüz çıkmadı türkiyede ancak global aramalar yaptığımda 12 kitabı olduğunu gördüm. (devam edip etmediğinden emin değilim). Böyle serileri okurken uyumlu müzik dinlemezsem olmuyor. Birşey içmeden yemek yemek gibi.
Cansın.
Şule Gürbüz'ün Kambur kitabı listemde lakin kütüphanede aylar önce Zamanın Farkında isimli öykülerini topladığı kitabı elime geçti. Beklentilerimin altındaydı. Lakin Cansın adlı öyküyü çok beğendim. Cansın pek aşina ol adığımız bir isim. Elit çevrelerin verebileceği türden bir isim. Bu öykü kötü burjuva taklitçi liğini ironik bir şekilde yetiyor. Farkında ise insanın kendini dışarıdan izlenimini anlatıyor. Mutfak ise günümüzün tüketim çılgınlığını irdeliyor. Kısacası bu öyküleri keyifliydi. Ama yine de beklediğimi bulamadım. Kambur hala listemde.
İyi okumalar!
Sürgünlerin En Güzeli
Cevat Şakir Kabaağaçlı, namıdiğer Halikarnas Balıkçısı, “Mavi Sürgün” adlı otobiyografisinde bize sadece bir yaşamı değil, tabiatın nasıl sevgiyle kucaklanabildiğini de anlatır. Yavaş yavaş anlatalım: Üsküdar/Şemsipaşa’da, Kız Kulesi’nin tam karşısında sade bir hayat yaşar ve günlük “rutin”lerin içine sıkışırken bir gün evine sivil polis olduğu
Dokundu içime...
bu kitap... bu kitap! bir arkadaşım sorsa nasıl anlatacağımı, kelimelere dökeceğimi, özetleyeceğimi asla bilmediğim, beni duygu deryasına sürükleyen, neler yaşadım ben böyle dedirten o kitap. kitabı yavaş okuyacağım diye bir haftada ancak bitirebildim. ama bence bu kitap her bölümünün aralarına günler, aylar sığdırabileceğiniz ve özümseyebileceğiniz bir kitap. her bölümünün, karakterinin öyle bir etkisi var. jude, jude bu hayatta okurken en acıdığım, en tokatlamak istediğim ve en sevdiğim kitap karakterlerinden birisi oldu. kendisini çok iyi anlamak ve asla anlamamak arasında gidip geldiğim, asla ortası olmayan bir karakter. asla unutmayacağım, kalbimin derinliklerinde benimle yaşayacak bir karakter. her karaktere tek tek girmeyeceğim, zaten kitap hepsini yavaaş yavaş anlatıyor, onların derinliklerine iniyor. sevdiğim her özelliği bir yana, beni ağlatan ilk ve tek kitap olmasının yanı sıra, 10 puan olmamasının sebebi bu denli uzun olması. çünkü bence bazı şeyleri yazar abarta abarta, her şeyin inciğine cıncığına girerek anlatıyor ki bu da gereksiz bir durum. okuyucuyu yoruyor. velhasıl kelam bu kitap her şeyiyle benim içimden geçti, jenga gibi yıktı, tekrar dizdi ve tekrar yıktı. beni mahvetti. mahvedilmek isteyenler okusun.
Okurunu okuyan ve dokuyan roman
Beni etkileyen, olayları, konuları bağlarken ters köşe yapan ve şaşırtan romanlar oldu elbette.
Ancak Şeyh-ül Ekber İbnü’l Arabi’nin hayatını konu edinen ‘Küçük Bir Ölüm’ başka bir seviye olarak okuma çeteleme geçti. Öyle ki; kaleme alan ve büyük bir alimin hayatından izleri ustalıkla ören Muhammed Hasan Avlan’ın önsözü de bu şaşırtmaya dahil.
“Aylar, yıllar, mevsimler geçti. Ben istisnasız tek bir zaman diliminde kaldım.”
Herkese merhaba
Bugün @metehanasaf tarafından yazılan @lunayayinlari tarafından basılan Aralık eserimizin incelemesi için geldim.
Kısacık olmasına rağmen sizi duygudan duyguya sürükleyecek bir intikam kitabı okumaya ne dersiniz?
Sıcacık, aşk ve samimiyet dolu
