Nâmussuzluk, zinâ ve fahişelik sadece bayanlar için bir suç değil; bu ayıp ve günahlar, bu rezillikler aynen erkekler için de geçerlidir. Yani zinâ eden bir erkek de orospudur, fâhişe ve nâmussuzdur .
Aynen sen kendini öyle rahatlatmaya devam et aynen
İnsan öldürecek bir adama mı dönüştüm? Karısıyla çocuğunu kendisinden koparan inançsız ruhlar onu değiştirmişti. Kendine, eylemlerim daha yüksek bir yetkili tarafından onaylanıyor, diye hatırlattı. Yaptığım işin bir erdemi var.
Sayfa 75 - AmiralKitabı okuyor
Reklam
Geleneksel resim aynen şöyledir; Tanrı Hz.Muhammed ile ya da daha doğrusu Hz.Muhammed aracılığıyla konuşur. Fakat sizin aracılığınızla size konuşulduğunda kaçınılmaz olarak soracağınız soru, duyduğunuz ses kendi dönüşmüş sesiniz mi yoksa o dönüşüm gerçekten de sizin ötenizdeki bir varlığın yaptıklarının sonucu mu olmalıdır? Veya sonuçta bu ikisi arasinda bir fark yok mu? Gnostiklerin(bilinirciler) temel görüşü budur, tüm geleneklerdeki en büyük gizemsel düşünürlerin görüşüyse, ilâhi kıvılcımın her insanoğlunun kendi içerisinde bulunduğudur.
Günümüzde de aynen devam eden kural...:))
" Bizde erkekler savaşır, ama onlara kiminle savaşacaklarını kadınlar söyler. "
Aynen
Rumeysa

Rumeysa

@RumeysaTu
·
27 April 22:21
Yaşamak ne zor şey kalbi olana...
Hrant Dink, Emperyalizmin Türkiyeyi Hedef Aldığının Farkındaydı
Hrant Dink, emperyalizmin ulus devleti hedef aldığının farkındaydı. Ermeni ve Kürt meselesinin emperyalizmin çıkarları için kullanılmasına da karşıydı. Birlik ve kardeşlik temelli çözümler istiyordu. "Ermeniler Türklerin doktoru, Türkler de Ermenilerin doktoru. Bunun dışında ilaç, hekim yok! Diyalog tek reçete! Bunun dışında bir çözüm yok, yok, yok!" diye haykırarak iki toplumunda empati yapmasını önermişti. Hrant Dink 25 Nisan 2006'da Malatya'da hem Ermeni meselesinin perde arkası hem de o dönem Türkiye'yi tehdit eden PKK ve Barzani meselesiyle ilgili yaptığı konuşmada ise şunları söylemişti: "Geçmişte İngilizlerin, Fransızların, Rusların, Almanların şu topraklar üzerinde oynamış oldukları rol neyse, bugün aynen tekrarlanıyor. Geçmişte Ermeni halkı onlara güvendi, kendilerini Osmanlının zulmünden kurtaracak sandı. Ama yanıldı. Çünkü onlar geldiler, kendi hesaplarını yaptılar. Çekip gittiler ve burada kardeşi kardeşle kan içerisine bıraktılar. Amerika bu. Gelir o kendi hesabını yapar, işine bakar, iş bittiğinde de çeker gider, ondan sonra da burada tekrar insanları kendi didişmesi içerisinde bırakır."
Reklam
+Dünya da insanlar ikiye ayrılır.İyiler ve kötüler olarak. Ve kötüler düzen gereği her zaman kazanırlar. Çünkü herkesi kendileri gibi bilir ve ona göre davranırlar. Senin benim gibi iyilerse herkesi kendimiz gibi bildiğimizden gafil avlanırız. -Ne yapmak lazım peki, kenara çekilmek mi? +Evet uzak durmakta fayda var. Kötüler kötülere dokunmazlar.Çünkü birbirlerinden çekinirler. Ama iyilerin gözünün yaşına bakmazlar. Bu yüzden iyilerin yapabileceği tek şey;bir kenarda durmak,saklanmak ve kötülerin ayağına basmamaktır. Bir kenarda iyi sevgiyi yaşayabilmek için bulaşma kötülere.Boşver. -Meydanı kötülere bırak diyorsun yani? +Aynen öyle. Bunu bir yenilgi olarak görme. Sen kendini seç.Kendi sevgi dolu yaşamını seç. Uğraşma kötülerle,onlarla baş edemezsin. (Alıntı)
No panic
-Şuranda birazcık dert kalmış. Orası değil ya biraz sağ, azıcık yukarı, heh işte tam orada. -Geçti mi? -Hayır, dur ya ben alayım. -Olmaz Tolga! -Neden, ne olacak? -Çünkü o zaman dert sana geçmiş olur. -Canım o sendeyken dert. Bana geçince benimkilerin arasında belli olmayacak kadar küçük ve yitik kalacak. -Yine abartmıyor musun? Biraz daha
Ancak o an bir şey oldu. Ömrümün belki de en acı ve aynı zamanda en cesur eylemi gerçekleşti gözlerimin önünde. Bakkalın kambur oğlu ilk kez duyduğumuz sesiyle martıları bile dehşete düşürecek bir çığlık atarak Başkan'a doğru olanca hızıyla koştu, ona vurdu ve çarpmanın etkisiyle ikisi birlikte yardan aşağı uçtu. İki gövdenin de boşlukta çırpınarak düştüğünü, sonra kayalara çarparak parçalandığını gördük. Kanımız donmuştu, gördüklerimize inanamadan yardan aşağı bakıyorduk. Bakkalın konuşamayan oğlu, aynen intihar bombacısı martılar gibi saldırmış ama onlardan çok daha büyük bir sonuç almıştı. Daha iki gün önce bu yarın başında martı yavrularını nasıl uçurduğumuzu hatırlayınca gözlerimden yaş fışkırdı. Acemi yavruların kayadan kayaya sekerek uçmayı öğrenmeleri gözümün önüne geldi. O, kimsenin dikkat etmediği, insandan bile sayılmayan, varlığı fark edilmeyen sakat çocuğun sesini ilk kez duyuyorduk ama bu çığlığı duyanların bir daha unutabileceklerini sanmam. Öfke ve isyan yüklü bir çığlıktı bu; dünyanın bütün haksızlıklarına, bütün zulümlerine karşı atılmış müthiş bir çığlık.
Demek ki biz fark etmeden sürekli bir kabuk değiştirme içindeydik. Bizans'tan kurtul, Osmanlı’dan kurtul, Arap kültüründen kurtul... Şimdi de yeni moda: "Kemalizm"den kurtul!" Mavi Alay’ı sakla, Struma' yı sakla, Ermeni olayını sakla. Bir ara Türkiye'de niye bu kadar çok Ereğli var diye sormuştum kendi kendime. Konya Ereğlisi, Marmara Ereğlisi, Karadeniz Ereğlisi! Sonra araya araya bunların eski "İraklion" lar olduğunu anladım. Aynen Bolu gibi. Bolu, Inebolu, Tirebolu, Safranbolu kasabaları, aslında "poli" yani Rumca "şehir" kelimesinden geliyordu.
Reklam
""Ama tadı asla iki kez aynı gelmez," dedi Yueh. "Yaşam gibidir... Onu her kullanışında farklı bir yüzünü sergiler. Baharatın öğrenilen bir tat tepkisine yol açtığını öne sürenler var. Vücut bir şeyin kendisi için iyi olduğunu öğrenince onun tadını hoş, hatta biraz kafa yapıcı olarak algılıyor. Tıpkı yaşam gibi baharat da asla yapay olarak aynen üretilemeyecek.""
Evet aynen öyle
"Dünya , hassas kalpler için bir cehennemdir " Goethe
Kemalist neye karşı belirdiği çok nettir.Batılı senin topraklarına el koymaya karar veriyor. Uyguladığı evcilleştirme süreci,devşirme süreci,aynen sömürgelere uyguladığı süreç. Önce seni dinden kaydırmaya çalışıyor, sonra dilden kaydırmaya çalışıyor,yavaş yavaş zevklerini ve yaşama biçimini değiştirmeye, sen gittikçe ona uyuyorsun ve bunu ilericilik ve medeniyet zannediyor ve savunmasını yapıyorsun. Halbuki seni kültürsüzleştiriyor.
aynen öyleyim.. Bilenler bilir daaaa...
Sende öylesine içtenlik, yalınlık, tazelik, öyle sağlıklı bir humor var ki... Bir insanı, bir doğa parçasını en belirgin çizgileriyle bir çırpıda yaratabiliyorsun sen.
Sayfa 60 - Olimpia YayınlarıKitabı okuyor
1,500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.