"Buradan çıkma düşüncesi de pek iç açıcı sayılmaz." diye mırıldandım kendi kendime Nisan'a yardım ederken. Nisan peynir keserken ben domates kesmeye başlamıştım "Aynen öyle.'' diye mırıldandı Nisan halsizce. "Sen neden böyle dedin?" diye sordum, "İyi bir ailen var diye biliyordum." "Kendimi kandırıyormuşum. Burada düşünecek çok vaktim oldu. Tüm çocukluğum gözlerimin önünden geçti. Babam beni bebekliğimden itibaren hep oyuncu seçmelerine götürüp dururdu. Bir oyuncak bebek gibi seçmelerde gezer dururdum. Genelde bunu istemezdim. Seçmelerde hep ağlardım, babam bir dizi seçmelerinde ağlayıp replikleri söyleyemedim diye beni cezalandırmak amacıyla odama kapatmıştı. Sekiz yaşındaydım... Bebek oyuncu, çocuk oyuncu, genç oyuncu derken geldiğim nokta burası işte. Babamın benden tek beklentisi buydu, ünlü bir çocuk sahibi olmak. Ona 'Çekimler montajlandıktan sonra yayınlanacak,' dedilerse beni aramıyordur bile. Yeter ki kızı televizyona çıksın..." Nisan'ın anlattıkları beni şoka sokmuştu. Halbuki Nisan hiç de sevilmeden büyümüş gibi görünmüyordu. Dışarıya yansıttığı gülümseme onun kendisi için yarattığı bir koruma kalkanıydı sanki.
"Ur'a Ağıt", bazı akademisyenler tarafından Eski Ahit'teki Ağıtlar Kitabı'na benzetilmişti. Akademisyenlerin birbirinden farklı çivi yazılı tabletlerden bir araya getirdikleri bu coskulu eserde Tanrıça, Ningal şehri için göz yaşı döker: "Çanak çömlek değil de ölüler kaplamıştı kapıları. Aralandı surlar; yığıldı
Reklam
Fıtık Amca, o dolaylardaki sinemalarda oynayan bütün filmleri seyredip “Hazret-i Ömer’in Adaleti” adlı yerli filmi uygun bulup karısına o filmi görebileceğini söylüyor. Necmiye... Genç kadının adı. Gidiyor sinemaya... Fıtık Amcanın içi pırpır... Ertesi akşam erkenden eve dönüyor. Oh, çok şükür Necmiye evde. — Necmiyaa? — Efendim. — Ne yaptın ben
Sayfa 18 - Du Bakali N’olecakKitabı okudu
Geberiyorum ve ağlıyorum
Geberiyorum ağlıyorum kendimi parçalıyorum mümkün mertebe hissettiklerimi aktaracağım satırlara ve umarım beni tanıyan biri okumaz bu yazdıklarımı çünkü duygularımı tanıdığım kimsenin bilmesini istemem, neyse bana ne ya biliyorsa bilsin Allah’tan saklamadığımı ondan mı saklayacağım Gerçek duygular 18 nisan 2024 Bir garip kimsesiz biriydin bu
Duygular insanın içinde kendiliğinden varolmaz. Onları Yaratıcı yaratır.
"Kedi aç galiba, miyavlıyor, dedim ve besledim." "Hayır Kırmızı. "Kedi aç demek bir düşüncedir. Benim sor- duğum senin içinde oluşan şey..." "Hımm, kedinin acıklı sesini duyunca içim buruldu. Evet, acıma diyebilirim. Evet, evet acıma hissi ona karşı hissettiğim buydu. "Hadi şimdi bunu da käğıda
Sayfa 298
816 syf.
7/10 puan verdi
·
Read in 7 days
BİR DEVRİN SONU
Gerçekten de başlıktaki gibi bir devir sonunda kapanıyor. Herkes hayatının kıyısından köşesinden duymuştur Yabancı'yı adı yıllarca pek çok olayla anıldı çok eleştirildi hatta olayı bilenlerler de vardır neler neler oldu. Klişe laflar etmeyi sevmem ama lisede serinin ilk kitabını arkadaşımın sırasında görüp okuyabilir miyim diye sorduğumda o
Yabancı - Elyel
Yabancı - ElyelÖznur Yıldırım · Pegasus Yayınları · 2023406 okunma
Reklam
Âşık Paşa Garib-nâme'sinde Türk dili hakkında aynen şu satırları yazmaktadır: "Bu fakîre Türk lisânı üzere bu kitâbı nazmeylemek vâcib oldu, tâ ki onlar da işbu ni'metten mahrum olmayalar ve i'tikadda tarîk-i nişayesteye gitmeyeler. Yine aynı eserde şu mısralara tesadüf etmekteyiz: Gerçi kim söyledi bunda Türk dili Lîk ma'lûm oldu mânâ menzili Çün bilesin cümle yol menzillerin Yirme öyle Türk ü Tacik dillerin.
712 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 15 days
Pip'in Büyük Umutları
19. yüzyılda İngiltere'de geçen bu romanda gerçek adı Phillip olan ancak çocukken ismini doğru telaffuz edemediği için herkes tarafından Pip diye adlandırılan ana karakterimizin hayatını okuyoruz. Karakterimiz ailesini küçük yaşta kaybettiği için ona kötü davranan ve her fırsatta "seni ellerimle büyüttüm" diye karakterimizin başına
Büyük Umutlar
Büyük UmutlarCharles Dickens · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202114.3k okunma
Paravan yukanda derken sesim öyle kısıktı ki duyup duymadığından bile emin değildim. Külotunu çıkar. Demek ki duymuş. Ya sana çoktan çıkardığımı söylersem? Ben insanların arasındayım Bayan Fairchild. Bana işkence etme. Asıl sen bana işkence ediyorsun diyerek öfkelendim Tamam. Şimdi külottan tamamen kurtul. Eteğimi kaldınp külotu
Sayfa 34
Reklam
Latife Hanım ile Mustafa Kemal’in sırrı: Kanlı yelpaze
Latife Hanım-Mustafa Kemal evliliğinin gergin anlarından biri... Sinirini yelpazesini avucuna vurarak gidermeye çalışan Latife Hanım, elini kanatır. Atatürk, tokat atmaya yeltenir. Fakat Latife Hanım kendini müdafaa için elini siper etmeye kalkınca kanlı parmaklar Atatürk’ün yüzüne isabet eder... Mustafa Kemal Atatürk’ün hayatına giren
272 syf.
7/10 puan verdi
·
Read in 5 days
Müzmin bir kronik uykusuzluk problemi çeken bir adamın hipnoz ile uyutulup gözünü 2000 yılında açması anlatılıyor,ve açtığında da teknolojik anlamda bir ilerleme olduğunu ama kapitalist düzenin aynen devam ettiğini görüyor ,zengin gene elindeki emperyal güçle ekonomik düzeni yönetiyor fakir kesim gene kendisine ayrılan ufak bir pay için acımasız koşullarda çalışmak zorunda...Hikaye seçilen konu ilginç hatta filmi bile çekilebilecek bir etkiye sahip, ama uygulama biçimi sanki okul sıralarında bir ekonomi dersi görüyormuş edası ile anlatılmış ve buda sıkıcı olabiliyor en azından benim için öyle oldu..Kişi yer betimlemeleri çok az, genel de her iki dönemin politik sosyal sanayi müzik eğitim uygulama şekilleri betimlenmiş karşılaştırılmış ,ama genel olarak kendisini okutan irdeleten bir kaliteye sahip bir konu var kitapta..7/10
Geriye Bakış 2000’den 1887’ye
Geriye Bakış 2000’den 1887’yeEdward Bellamy · İş Bankası Kültür Yayınları · 2020453 okunma
İnançla bağımı kaybetmem, bizim tarzda eğitim görmüş insanlarda geçmişte ve şimdi nasıl olduysa aynen öyle oldu. Bence bu kopma çoğunlukla şu şekilde oluyor: insanlar herkesinki gibi bir yaşam sürüyor, ancak herkes, bırakın dini kurallarla bir ortaklığı olmayı, büyük ölçüde onlara zıt esaslara göre yaşıyor; din kuralları hayatının içine katılmıyor, başka insanlarla ilişkilerde hiçbir zaman bu kurallarla yüz yüze gelinmiyor ve kendi yaşamlarında da insanlar bunları yerine getirmiyor; bu din kuralları yaşamdan uzak, yaşamdan bağımsız bir yerlerde ilan ediliyor. Yüz yüze gelirsen de sadece yaşamla bağlantılı olmayan, yüzeysel, harici bir olgu olarak yüz yüze geliyorsun.
Hepimizin olmuştur Bird.
"Evet, anımsıyorum. Gerçekten de, sık sık ölmeyip hayatta kaldığım anlar oldu. Fakat, her seferinde arkam­da bir ceset bırakarak bu uzayda kurtulmuş mu oldum? "Aynen öyle Bird." "Şöyle bir düşünüyorum da, nasıl olup da hayatta kaldığıma anlam veremediğim anlar da oldu..."
1,500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.