‘Ama ben seninle
Birlikte mahvolmaya hazırım; eğer sen ölürsen
Ben de yaşayamam, hemen arkandan ben de ölürüm,
Bunu hissediyorum. Ben senin içindeyim, sen benimsin,
Ayrılamayız, birliğiz, sen gidersen ben de giderim.'
Eee sen şimdi naneyi yemedin mi niye yedin elmayı havva
Ey Yaratılanların en güzeli, Tanrının yarattıklarının
Sonuncu en iyisi, gözün görebileceği, aklın düşünebileceği en güzel şey,
Kutsal, tatlı kadın! Nasıl böyle birden kaybettin kendini,
Soldun ve ölüme yaklaştın? Yasağı nasıl ihlal ettin,
Yasak, kutsal meyveyi nasıl kopardın? Seni lanetli bir düşman kandırdı,
Ama kim bilmiyorum ve seninle beraber ben de mahvoldum;
Hiç kuşkusuz seninle birlikte ben de öleceğim.
Sensiz nasıl yaşarım? Senin tatlı konuşmandan
Aşkından nasıl vazgeçerim de bu vahşi ormanlarda
Kimsesiz yaşarım? Bir kaburgamı daha versem ve Tanrı
Bir Havva daha yaratsa bile senin kaybını asla unutamam.
Hayır, hayır! Doğanın bağı çekiyor beni, sen benim
Erimsin, kemiğimsin, mutluluk ya da acılarda ayrılamayız biz.’
"Ordu gider buralardan Devlet de terk eder. Ama biz ayrılamayız Kudüs'ten" demişti. Hakk uğruna can vermenin çok zor olduğunu ama Hakk uğruna geriye kalıp yaşamanın bundan da zor olduğunu söyledi. Sonra sustu bir vakit.
"Bu böyle olmayacak Sam," dedi Frodo. "Eğer biz gerçek orklar olaydık, Kule'ye doğru koşmamız gerekirdi,Kule'den uzağa değil. Karşılaşacağımız ilk düşman bizi hemen tanır. Bir yolunu bulup bu yoldan ayrılmalıyız."
"Ama ayrılamayız," dedi Sam, "kanatlarımız olmadan."