John Milton, (d. 9 Aralık 1608 – ö. 8 Kasım 1674). İngiliz şair. Kayıp Cennet (Paradise Lost) adlı eseriyle tanınır. İngilizce'ye en çok kelime kazandıran kişidir (630 kelime)
Kaybedilmiş Cennet adlı lirik şiiriyle tanınır. İsa'nın Doğduğu Sabah Üzerine hem dinsel teması hem de güçlü ritmiyle şairin ustalık döneminin habercisiydi. Bunu Neşeli ve Düşünceli adlı şiirleri izledi. İngilizce'yi Latince gibi kullanıyor ve ses uyumları yaratmada ustalığı ortaya çıkıyordu. İngiltere Halkının Savunucusu'nu ve İngiltere Tarihi'ni yazdı.
“Ne sefil haldeyim! Ne yöne gitsem? Sonsuz hiddete mi, sonsuz ümitsizliğe mi? Her yol cehennem bana; cehennem olmuşum kendim ve en derin çukurda açılıyor daha derin bir çukur, beni yeniden yutmaya niyetlenerek…”
Her sene bu çeviriden haberi olabilen şanslı ingiliz dili ve edebiyatı öğrencilerinin "Milton ve Dönemi" dersi için kapış kapış aradığı bir kitaptır. Raflarda bir adedine rastlarsanız piyangodur. Bu anlamda Pegasus yayınlarına ülkemiz diline yapılmış tek çevirisi için bir takdir gerekmektedir. Sanırım bu kitap olmasaydı bu dersten
Kayıp Cennet 17. yüzyılda John Milton’ın destan biçiminde yazdığı epik şiiridir. Kitap adından da anlaşılacağı üzere insanın masumiyetini kaybedişinin ayrıntılı temsilini anlatıyor. Ingilizcedeki en güzel epik şiir sayılan yazarın bu başyapıtı her ne kadar genel olarak bildiğimiz Adem ile Havva’nın hikayesini anlatsa da dönemin iç savaşına da gönderme yapıldığı düşünülen bir eserdir.
İncil, Tevrat ve dünya mitolojilerinin harmanlandığı bu muazzam öykü 11 bölümden oluşuyor. Her bölüm başında konuyla ilgili kısa özetler de yer alıyor. İlk bölümlerde ana karakter rolünü Şeytan üstleniyor ve cennetten kovuluş ve Pandemonium meclisinin kendi cennetlerini yaratma hikayesini okuyoruz.
Kitapla ilgili okuduğum birkaç makalede
Milton'a, Şeytanın Avukatı yakıştırması yapılmış olsa da eser bilinen manasıyla şeytana övgü eseri değil. Konunun derinliğine daldığınız zaman farklı bir bakış açısıyla pek çok felsefi ve sosyolojik detaylar görülebiliyor. İnancıma aykırı, İslamiyete ters düşen yerler de vardı muhakkak. Hatta ilginç bulduğum ve beğendiğim birçok alıntıyı herhangi bir polemiğe girmek istemediğim için paylaşmadım. Bu nedenle eseri inanç penceresinden bakmak yerine edebi bir kurgu gözüyle okumakta fayda var. Gerçi inanç gözüyle bakıldığında dahi birçok sahnede şeytanın mağlubiyeti apaçık görülüyor.
Saramago’nun Kabil kitabını, Kayıp cennetin son bölümünden esinlenerek yazdığı hissine kapıldım.
Eserin dili, çevirisi çok iyiydi. İnsan beyninin ürettiği en üstün eserler arasında yer aldığı söylenen bu eseri kesinlikle tavsiye ederim.
İngiliz literatürüne en çok kelime kazandıran kişi olan şair John Milton’ın kaleme aldığı Kayıp Cennet adlı eser konu olarak Adem ile Havva’nın cennetten kovuluşunu ele alıyor. İçerisinde bizler için bol bol çıkartılacak ders barındırıyor. Döneminin en önemli eserlerinden biri sayılıyor. Keyifli okumalar!