“Halbuki ben bir kukla meclis değil, düşündüğünü ifadeden korkmayan mert, zeki, malumatlı insanların doldurduğu, fikir teatilerinin yapılabildiği bir meclis hayal etmekteyim.”
“Tören hiç bitmeyecek gibi… Önlerinden tepsi içinde adı cülus bahşişi olan altın saatler, değerli taşlarla bezeli yüzükler, altınlar geçiriliyor. Koskocaman adamları seyredip eğleniyorum. Kimi ta uzaktan göz koyuyor tepsideki nesneye, sıra kendine geldiğinde onu bir başkası almışsa yüzü uzuyor, çocuklar gibi ağlayacak nerdeyse… Yok göz koyduğuna sahip olduysa, bu sefer de hınzır bir parıltı gözlerinde. Sanırsınız ki adamlar fakir fukara. Hâlbuki en yüksek maaşları alan devlet erkânı bunlar. İçlerinden biri olsun, almazlık etmedi hediyesini.”
Geçmişten adam hisse kaparmış… Ne masal şey!
Beş bin senelik kıssa, yarım hisse mi verdi?
“Târih”i “tekerrür” diye ta’rîf ediyorlar;
Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?
Mehmed Âkif Ersoy