Cesareti, sabrı ve desteği ise insanın önce kendisinde ama en başta da tutarlı bir çevrede arayacağı da tabiidir. İlber Ortaylı
Bütün hayat dar bir köprüdür; onu cesaret ve sabırla geçmek gerekir. İlber Ortaylı
Reklam
Orhan Pamuk da söylüyor romanında ve hatıratında… Tanzimat yıllarından başlayarak kademe kademe dinden, gelenekten uzaklaşılıyor. Cumhuriyetin ilk yıllarında türeyen zümre, dini yanlarında çalışan müstahdemin, hizmetkârın bağlandığı hurafe olarak görüyor. Başörtüsü, gelenek, namaz alt zümrenin simgeleri gibi değerlendiriliyor. Hepimiz payımızı almıştık bu olumsuz havadan.
Çok tuhaf bir şekilde daha sonra bu insanların hâllerinde, gözlerinde, davranışlarında hep bir yumuşaklık görmüştüm. Bu nerden geliyor? Tabii ki İslam’dan gelen bir şey… Yani çok taklidi bile olsa bizim halkımızda gelenekten gelen bir yumuşaklık, bir tabiilik var. Bir acıma, bir merhamet, bir affedicilik, bir hakseverlik…
Çünkü bir insanı devamlı yapayalnız, yapay bir terbiye altında tabiatın içinde tutarsanız, başka çocuklarla temasını keserseniz, gerçekte onun tabii gelişimini engellersiniz. Gönlüne inşirah vermesi gereken tabiat bile ona korku vermeye başlar.
Yalnızlıkla beraber bencillik gelişiyor ;feci tarafı da bu;mariz bir bencillik...
Reklam
Görgü bir nakil işidir. Sen geçmişten aldığın bir şeyi geleceğe devredersin.
192 syf.
6/10 puan verdi
Ayse Şasa'yı ilk defa okuyacaklar için bu kitap değil de bir ruh macerası tavsiye ediliyormuş. Ben bunu okuduktan sonra öğrendim bu bilgiyi. Kitap başlarında biraz yavaş ilerliyor. Bir de yazarın ilk kitabıysa biraz daha zorluyor.
Delilik Ülkesinden Notlar
Delilik Ülkesinden NotlarAyşe Şasa · Ketebe Yayınları · 20231,273 okunma
Boynumuz Ağrıdı Batıya Bakıp Durmaktan
"İslam bizi geri bıraktı, Batı karşısında yenilgilerimizin sebebi İslam'dır!" hükmü, giderek bir inanç, bir yaşama biçimi halini aldı. Bunu da modernlik kisvesi altında hınç ve taassupla dolu telkinler halinde yaydılar; bu tür ideolojilere ve akımlara neredeyse meşruiyet kazandırıldı... Bu yanılgıların ortasında doğdum ve yetiştim. Gerçeğin ise tam tersi olduğunu pek çok bedel ödeyerek idrak ettim.
Zikrin, namazın, duanın; modern tıbbın hiçbir şekilde nüfuz edemeyeceği mucizevî şifa etkileri olduğunu anladım.
Reklam
Sıkıntıya karşı Taha Suresi'nden bir ayet, "Rabbim sadrımı genişlet." Bir başka ayet, "Allah taşıyamayacağı yükü kimseye yüklemez." Bir kelâm-ı kibar: "Rabbim celâlinden cemâline sığınırız." Bunların tut kuyla zikredildiğinde sinir sistemim üzerinde yüzde yüz etkili olduğunu gördüm.
Hz. İbn Arabînin çok güzel bir sözü var... "Mucizeler bir kere başladı mı bitmek bilmez!"
Tasavvuf adamlarının çok sevdiği o meşhur hadisi zikrediyor: "Ben gizli bir házineydim, bilinmeyi istedim!" Bu hadis-i kudsi sarıp sarmalıyor beni...
Bunu hisseden kaç kişiyiz acaba ?
“Akıllılar dünyasının bir kıyısında, sisli bir dağ başına çöreklenmiş, dünyayı kendimce anlamlandırmaya çalışan bir deliyim. “
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.