Ayşe

Her memleketin köylüsüyle okumuş yazmış zümresi arasında, aynı derin uçurum var mıdır? Bilmiyorum! Fakat okumuş bir İstanbul çocuğu ile bir Anadolu köylüsü arasındaki fark, bir Londralı İngilizle bir Pencaplı Hintli arasındaki farktan daha büyüktür.
Sayfa 51
Reklam
Geçen gece bütün vidalarımı itinayla söküp kendimi açtım. Anatomik olarak kimseden bir farkım yokmuş, ben de insanmışım. Bunu görmek büyük bir hayal kırıklığı yaşamama neden oldu, ben ayrılmak istiyorum Osman. Zaten sonrasında da bir türlü toparlanamadım. Hani konuşmuştuk ya, insan vücudu tatile giderken ne bulursan tıkıştırdığın bir bavul gibi. Bir kere açtıysan bir daha katiyen aynı şeyleri içine sığdıramıyorsun. İşte benim de kendimi söküp takmaya çalıştığım o gece, bütün organlarımı hatırladığım kadarıyla yerlerine yerleştirdikten sonra bir parçam dışarıda kaldı. Anlayacağın, bir süredir beynimi dandik bir pazar poşetinde taşıyorum. Eksik kadroyla iyi bir mücadele sergileyemiyorum, ben ayrılmak istiyorum Osman.
“Büyük acılar daha önemsizlerinin hissedilmesini engeller ve tersine, büyük acıların yokluğunda en küçük dertler ve sıkıntılar bile bize büyük acı verir. “ * Saplantı dikkati başka yöne çeker, seni başka bir şey düşünmekten korur. Saplantın olmasaydı neyi düşünüyor olurdun ?

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Newton’un üçüncü hareket yasası. Etki tepkiyi yaratır. Bir şeyler olmaya başladığında, başka şeyler de olmaya başlar. Ama bazen neyin niçin olduğunun- neden bütün otobüslerin aynı anda geldiğinin, hayattaki şansların ve acıların neden üst üste geldiğinin- bir açıklaması yoktur. Tek yapabileceğimiz örüntüyü, ritmi, gözlemlemek ve yaşamaktır.
İnsan kendi kendisini de bir malzeme gibi kullanır ve kendi kendini kurar, beyler, tıpkı bir ev gibi. Kendinizi bir biçimde kurmasanız, kendinizi tanıdığınıza inanır mısınız?
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam