Dünyayı mahveden iktidarlar ya da gücü elinde tutanlar değildir.Onu asıl mahveden vasatlardır.Sen belki bilmezsin ama ne Leyla ile Mecnun ne Kerem ile aslı ne de Romeo ile Juliet… En büyük aşk; vasat olanın, güçlü olana yaranma çabasıdır.Vasat, araziye uyum sağlayabilmek için omurgasını aldırmıştır.Ne zaman ne yapacağını kestiremezsin.Biz burada böyle insanlarla uğraşabiliyoruz bazen.Biz burada koca bir belirsizliğin içinde kararsızlıklarımızla yaşamaya çalışıyoruz.Biz dediğim; Recai ve ben işte. Belirsizlik ve kararsızlık insanı öldürür Recai’nin kim olduğunu bilmiyorum ve bu da beni yavaş yavaş öldürüyor.Biz burada senin gibi şahadetle ölmüyoruz.Yavaş yavaş, çürüyerek, her geçen gün kendimizce yabancılaşarak ölüyoruz.
Takım elbiseler kendi aralarında bir hesaplaşma içine girerken kaybeden hep sokaktakiler olur. Ve sen ölürsün. Güçlü olanın güçsüz olanı sömürebilmesi uğruna ölürsün. Kaldırım taşına yatar senin cansız bedenin. Kanın toprağa süzülür. Toprak bile utanır ama onlar utanmaz.Senin kanın üzerinden siyaset yapmaya devam ederler. Senin kaldırım taşında yatan o cansız bedeni onların cebindeki paralar kadar değerli değildir.Ölenlerin sayısını değil banka hesap numaralarını tutarlar akıllarında.