Metabolik esnekliğimizi geri kazanacağız. Bunun için de; 1. Unlu, şekerli gıdaları ve işlenmiş karbonhidratları yakıt olarak kullanmayacağız. Dizel yakıta veda edeceğiz. No demiştik; şeker, yani dizel ucuz ve kirli bir yakıttır. 2. Yağ motorlarının devreye girmesinin en doğal yolu gece uyku hâlinde olduğumuz zamanlardır. Uykudaki yağ yakımını desteklemek için mümkün olan en erken saatte motora enerji girişini durduracağız (Yani akşam yemeğini mümkün olduğunca erken saatte bitireceğiz veya en geç saat 17.00'den sonra yemeyi durduracağız. Ne kadar erken saatte yemeği kesersek hibrit sistem yağ yakmaya o kadar hızlı adapte olacaktır). 3. Hibrit motorda neyi yakarsak yakalım, yüksek performans için "oksijen" gereklidir. Şeker oksijensiz de yakılabilir ancak şekerin oksijensiz yakılması en verimsiz enerji üretimine yol açar. 4. Ancak yağ motoru oksijensiz çalışamaz. Yağ yakmak için bol miktarda oksijene ihtiyaç vardır. Çift motorlu hücreler için oksijenin sağlanması oldukça önemlidir.
Uyku apnesi
• Burun tıkanıklığı
◦ Ağızdan nefes almak
◦ Diş sıkmak
• Sigara içmek
• Derin olmayan nefesler almak ◦ Oksijeni az kapalı ortamlarda bulunmak
Hibrit sistemi tek motora, yani dizele (dizele) düşürür.
İçerisine yaşantı katılmış hikayeleri seviyorum. Hikayenin bir kenarında var olmuş olmak ya da var olabilme ihtimali, satırlarda tanıdık yaşantı bulmak güzel hissettiriyor. Çok beğendiğim hikayeleri olduğu gibi idare eder dediğim hikayelerde oldu. Kitabın adı "Az Şekerli" ama kendisi orta şekerli kıvamda.
Az ŞekerliSait Faik Abasıyanık · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20202,283 okunma
Şapkamı giyip kenarlardan fırlayan saçları içeriye tıktım. Dışarı çıktım. Vapur Kadıköy’den kalkmış geliyordu. Haydarpaşa İstasyonu’na baktım. Kocaman kapılarından ötede kırmızı yeşil fenerli, demiryollu, trenli, yolculu, meraklı, düşünceli, perişan, yerini bulmaya çalışan bir âlem vardı. Her gün yüzlerce tren binlerce hikâye getiriyor, binlerce hikâye alıp gidiyordu.” “Hikâye Peşinde” adlı öyküden.
Az ŞekerliSait Faik Abasıyanık · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20202,283 okunma
MÜTHİŞ BİR TREN
Kıraathanenin camları önüne oturmuşlardı. İki arkadaştılar. Nargilelerinin marpuçlarını emerek susuyorlardı. Zayıf olan, lülenin ateşini nargilenin kehribar ağızlığıyla düzeltti. Bir-iki nefes daha çekti. Marpucu sardı. Nargileyi önünden itti. Bu, yüzü karanlık, karışık bir adamdı. Kalın kaşları vardı. Bu kaşların altında
Araba motoruna şampuan koyarsan arıza yaptığında şaşırmazsın." Oysa Batı dünyasında her gün vücudumuza "insan için yakıt olmaktan çok uzak " maddeler koyuyoruz...
Dale ve dünyanın dört bir yanında göruştüğüm diğer uzmanlar şu anki beslenme tarzımızın odaklanma becerimize üç temel yönden zarar verdiğini söylediler. Birincisi, düzenli enerji sıçramaları ve çöküşlerine yol açan bir beslenme düzenimiz var şu an. örneğin bol şeker içeren abur cuburlar yediğinizde, diyor Dale, "kan şekeriniz tavan yapıp sonra tekrar dibe vuruyor. Fiziksel odaklanma becerinizi etkiliyor bu, zira enerji tavana vurduğunda tam olarak dikkat gösremez oluyorsunuz". Halbuki çoğumuz güne fakıında bile olmadan öyle şeylerle başlıyoruz . ''Tipik rutini düşün. İnsanlar sabahları blki bir kase kahvaltılık gevrek, bir dilim de ekmek yiyorlar . Şekerli gevrek ve beyaz ekmek, genellikle." Bu gıdalarda çok az lif bulunduğu için, size enerji veren glikoz "çok çok hızlı salınıyor. Kan şekeriniz hızla yükseliyor, ki bu harika - yaklaşık yirmi dakikalığına". Sonra "çakılıyor ve bitkinlik hissetmeye başlıyorsunuz," bu noktada "beyniniz puslanıyor".
*“Düşünceler ölmez efendim, bazen uykuya dalarlar ama uyumadan öncekinden daha güçlü bir şekilde uyanırlar. (s.130)”*
14 yıl suçsuz yere hüküm sürmüş ama neden suçlandığınızı bilmediğinizi düşünün. Ne hissederdiniz? Monte Kristo Kontu tam olarak bu konuya odaklanıyor. Romanın başkarakteri Edmond Dantes herkese güvenen, herkese iyi niyetle
Merhaba 1K okurları!
Şiir okumak, ruha kahve içirmek gibidir. Tadına doyum olmazken, dozunu kaçırmamak lazım. Ritmini bozar kalbin fazla kaçırırsan. Köpüğü bol olan yudumlar var, telvesini dımağında hissettiğin son damlalar da. Bazen acı oluyor, bazen az şekerli. Tam kararında olmalı. Hani bir içen bir de içmek istese bile, tadında bırakabilmeli.
Bazı dizeleri köpüklü yudumlardan saydım. Bazı dizelerde telvesi kaçtı boğazıma. Acı tadından, ruhumun sarsıldığı oldu. Bazen şekeri kıvamında vermiş yazar. Bir kaç yudumunda yanına lokum bırakmış, zevkli olsun diye.
Bazı sayfalarda "dövülmesi gerekiyor tanelerin, kahve sonuçta, toz haliyle daha güzel olur," dedim. Hele bir de kalbe zarar aşk kokuyorsa...
Kendime ayırdığım şiirler de oldu. Beni zamanında seslendirildiği an ağlatan şiirle duygusallaştığım da oldu.
"Sizin babanız öldü mü?" şiirinin hikayesini de öğrenmiş oldum kitabı okuyarken. #235867394 (yorumda)
Bir yorumlanmış linkini bırakıyorum buraya, geceye armağan niyetine.
youtu.be/U5XGi9R-_GQ?fea... Gözyaşlarınızı şiirle kurulayın.
Bazı düşüncelerim bana kalsın:)
Keyifli okumalar dilerim.
Sevda SözleriCemal Süreya · Yapı Kredi Yayınları · 201727bin okunma
"Az şekerli bir kahveyi içtiğinde bütün yol yorgunluklarından sıyrılan seyyahlar gibi onun da dünya dertleri bir nebze hafifler, gergin sinir tellerinin üzerine bir sükûnet iner, kederleri bir anda yumuşar, hafifler, gerçekliğini yitirirdi."