Giriftâr-ı gam-ı aşk olalı âzâde-i dehrim Gam-ı aşka beni bundan beter yâ Rab giriftâr it
Karac' oğlan' ı ve şiirini inceleyen İlhan Başgöz, (Karac' oğlan Cumhuriyet, 1999) bunun gerekçesini Türkmen konar göçerlerin şehirdeki, kasabadaki cinsel tabulardan azade yaşam tarzında bulur. Çadırdaki Türkmen kadını, dört duvar arasında erkekten ayrı yaşayan şehirli hemcinslerine göre çok daha rahattır. Bütün gün çadır dışında işinde gücündedir. O yüzden İslam mistisizmi kaynaklı bir "soyutlama"ya gelmez. Hayata olduğu gibi şiire de kanlı canlı, gerçek haliyle girer. İşte o yüzden Karac' oğlan "Ay doğup da şafak atmada sandım / Meğer yarin düğmeleri çözülmüş" diyerek divan şiiriyle dalga geçer. "Ferc"in onun dünyasında daha somut ve dünyevi bir anlamı vardır. Sevgili üzerinden Allah'a ilanıaşk etmez; tersine, "Öpülmemiş kızların kabul olmaz orucu," diyerek, aşka mani olan bir inanç sistemine posta koyar.
Reklam
Bostan dolabının yanındaki, suları bana kahverengi gözüken, o küçük ve eskimiş havuzdaki solgun ve kederli nilüferlere gidip bakardım çocukken, babam, onların kökleri olmadığını anlatmıştı bana. neden bu çiçekleri hep bir şeylere benzetmek için kullandıklarını ancak büyüyünce anladım. yalnızca bu çiçekler, hep bir yerlere gidecekmiş gibi azade ve özgür oluyorlar ama küçük bir havuzun içinde bir yere gitmeden yaşıyorlardı. hayat da böyle bir şeydi benim için; hep bir yerlere gidecek gibi duran, yalnız ve bir yere gitmeyen bir çiçek. bütün bir hayatın özeti buydu. bende bir yere bağlanmadım ve bir yere gitmedim; öyle solgun nilüfer gibi bir havuzun içinde yalnız başına durdum, köklerimi salamadım, ne, olduğum yere sağlamca yerleştim, ne, başka diyarlara kaçabildim. bana bakanlar, beni seyredenler, beni sevenler oldu ama kimse yakasına takmadı beni, kimse odasına koymadı, kimse beni sulayıp büyütmek için uğraşmadı. onlara ihtiyacım olmadığını, havuzumda tek başıma yüzebileceğimi düşündüler. ben de bu yüzden; kederi, yalnızlığı, kirlenmeyi öğrendim ve hayata benzedim. ne garip başka bir şey de olmak istemedim, beni beğenmeleri yetti bana.
Akıllı adam her şeyden evvel ıstıraptan ve tacizden (harici sıkıntıdan) azâde olmak için çabalayacak, sessizliği ve boş vakti, dolayısıyla mümkün olan en az sayıda beklenmedik ve tehlikeli karşılaşma ile birlikte sakin, mütevazi bir hayatı arayacaktır; ve böylelikle sözüm ona hemcinsleriyle çok az bir ortak tecrübeyi paylaştıktan sonra, münzeviyane bir hayatı tercih edecektir, hatta eğer büyük bir ruha sahipse büsbütün yalnızlığı seçecektir.
Gerçek dünyada, her ne kadar mutlu, adil ve hoş olduğu ileri sürülebilirse de, her zaman sürekli karşı koymamız, üstesinden gelmemiz gereken çekim yasasının hâkimiyeti altında yaşarız. Fakat düşünce dünyasında çekim yasasının denetiminden kurtulmuş, düşkünlük ve sefaletten azâde, bedensiz ruhlar gibiyizdir.
Sayfa 140Kitabı okudu
GÜNAHA ÇAĞRI  Günah ne kadar çekici yarabbi ...Ve suç elbette.  Hiç bir günaha ve suça bulaşmamış masumlar içinse  hayat ne kadar rahat ve ne kadar sıkıcı.  Kim günahı tanımayan bir masuma aşık olmak ister?  İnsanları günaha çağıran bir mabet kurmak isterdim,  her saat başı çanları çalıp "Günah işleyin çocuklarım,  günah işleyin
Reklam
Papatya oluşun vasıtasız dahili. Papatya mektubun ser-namesinde her türlü tekellüften ve tekliften azade yalın ismin derinliği. Durgun suların sessizliği.
Sayfa 130
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.