Din ve Tağut
"Onlar Allah'ı bırakarak bilgin ve rahiplerini rabler edindiler." Tevbe/31 Demek ki, kitap ehli olanlar da tağuta yani hak saldırganı, azgın otoritelere tapınmışlardır. Bu tapınmada secde ve rüku yoktu, ama itaat ve ta-biiyet anlamındaki ibadet vardı. Kişiyi Allah'ın kulluğundan ve O’nun dininden çıkaran bir ibadet... Alemlerin Rabbi olan Allah'ın dinine davetin sadece bir tek anlamı vardır. O da tağutlaşmış insanların elindeki egemenliği, tekrar Allah'a; yani asıl sahibine iade etmektir. Ama bu davet, yani Allah'ın dinine davet yapılınca tağutların suçlaması hazırdır: "Bunlar yeryüzünü fesada veriyor" yahut bugünkü cahiliyenin bütün davetlere taktığı isimler..."Bu, bir hükümet darbesi teşebbüsüdür." "Musa dedi ki: Ey Firavn, ben Alemlerin Rabbinin elçisiyim..." A’raf/104 "Firavn kavminin kafir önderleri dediler ki: (Ey Firavn!) Sen Musa ve kavminin, yeryüzünü fesada verip seni ve ilahlarını bırakmalarına izin mi vereceksin?" A’raf/127
Selman (r.a.) anlatıyor: ’Rasûlullah (s.a.v.)’e çekirgeden sorulmuştu: ’Onlar, Allah’ın en kalabalık ordularıdır. Onu ne yerim ne de haram kılarım.’ buyurdular.’(4) Yine Kur’ân-ı Kerîm’de: ’Rabbinin ordularını kendisinden başka kimse bilmez.’(5) buyrulmuştur. Çekirgeye Allah’ın ordusu denmesi hikmetli bir ifadedir. Onların başı boş olmadığını, Cenâb-ı Hakk’ın, gazap ettiği yerlere musibet olarak çekirgeleri gönderip, haddi aşan, azgın ve Allah’a karşı isyan içerisinde bulunan kavimleri onlarla cezalandırdığını ifade eder. Kur’an bu hususu, Firavun’a karşı diğer âfetler zımnında (yanında) çekirgenin de gönderildiğini belirterek haber verir: ’Biz de ayrı ayrı mucizeler olarak onların (firavun ve kavminin) üzerine (îman etmedikleri ve isyanda aşırı gitmeleri sebebiyle) tufan, çekirgeler, böcekler (veya bitler), kurbağalar ve kan gönderdik (musallat ettik). Yine böbürlendiler ve günahkâr bir kavim oldular.’(6)
Reklam
*53- NECM SÛRESİ بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيم Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adı ile. 1- And olsun batan yıldıza ki, 2- Arkadaşınız (Muhammed) ne saptı, ne de azıttı. 3- O, hevadan konuşmaz. 4- O, kendisine vahy olunan, vahiyden başka bir şey değildir. 5- Onu çok kuvvetli (Cebrail) öğretti. 6- Kâmil akıl sahibi (Cebrail) hemen
Hz. Musa (a.s)'nın Hayatı
Musa (a.s)'nın babası, İmran'dır; Onun babası Yahser, onun da babası Kahes'dir. Nesebi Yakub (a.s)'a ulaşır; ki, onun babası Hz. İshak (a.s), onun da babası Hz. İbrahim (a.s)'dır. Musa (a.s)'nın yanında gördüğümüz Harun (a.s) onun kardeşidir. Allahuteâla, Musa (a.s)'yı Firavun'a, imana davet için
Hazreti Muhammed aleyhisselam peygamber olduktan sonra da kavminin azgın kafirleri karşısında hep onu savundu ve korudu. Vefat ederken: “Eğer Kureyş kadınları, Ebû Talib ölümden korktuğu için Müslüman oldu demeyecek olsalardı, Muhammed’i tasdik ederdim” demiştir.
"Hani Lut da kavmine şöyle demişti: "Sizden önce âlemlerden hiç kimsenin yapmadığı hayasız- çirkinliği mi yapıyorsunuz? Gerçekten siz kadınları bırakıp şehvetle erkeklere yaklaşıyorsunuz. Doğrusu siz, ölçüyü aşan (azgın) bir kavimsiniz. Kavminin cevabı: "Yurdunuzdan sürüp çıkarın bunları, çünkü bunlar çokça temizlenen insanlarmış!" demekten başka olmadı." (A'raf Suresi, 80-82)
Reklam
29 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.