Hüzün iki hece,
Bazen sırtını dayadığın düşlerinde,
Bazen göğsünü daraltan gülümsede,
Hüzün;
Bazen bitmek bilmeyen uzun bir gece,
Bazen azrail gibi,
Bekler ölümün eşiğinde,
Hüzün;
Bazen sabır taşına akıttığın gözyaşlarının duası,
Bazen acıların ruhuna açtığı yaraların ihramı.
((ARAFTA MÜNZEVİ BİR ADAM))
Kara üzümün iyisi Akdeniz ikliminde tepelerin en yükseğinde yetişirmiş,
Kırmızıdan beyaza olan şarap yolculuğunda, keskin, kekremsi bir tat bulmaya tüm çabalar...
Ve deniz seviyesine doğru, doruklardan aşağıya indikçe;
Şaraplık üzümün kalitesi de düşen rakım ölçüsünde azalırmış...
Arzu edilen üzüm suyunun tadı da keza öyle....
Doruklarda
Selammm Millet
Bugün sizlere uzun zamandır beklettiğim bir kitabın yorumuyla geldim. Normalde konusuna dair hiçbir fikrim yokken sadece kapak tasarımına vurulup almış olduğumu biliniz lütfen. Daha sonra okuduğum diğer yorumlardan yola çıkarak kitabın fantastik olduğunu öğrendim. Ama sadece fantastik demek kesinlikle çok basit tutar bu kitabı.
Ölüyorum be anne
Sen beni görmüyor bilmiyorsun
Oğlun ölüme aşık olmuş anne
Gözü yolda azrail'i bekliyor sessiz
Sevmek istemişti oysa bir kez elifi
Bağlanmıştı yollarına ve ilk kez güldü onunla
Şimdi elleri boş
Kalbi yaralı
Gönlünde yangınlar kopuyor
Ölüyor annen oğlun günden güne
Sen yoksun anne
Son kez sarılamayacaksın, göremeyeceksin
Sarılacak beyaz bir kefene toprak olucak oğlun
Kurban psikolojisinden çıkmayı reddediyorsan,
Cellata sitem etmenin bir faydası yok.
Ölmek istiyorsan Azrail'i suçlayamazsın çünkü..
Sonuçta herkes ona atfettiğin rolü oynuyor, vazifesini yerine getiriyor..