Artım hem evde, hem işyerinde kendimle baş başaydım. Uzun zamandır özlediğim bir yalnızlık biçimiydi bu, üstelik İsvan buraları hiç görmemişti, yani onun yokluğu yoktu buralarda; onun bakışlarının dokunmadığı, onun teninin ısıtmadığı bir dünyaya çekilmiştim. Ne var ki bu dünya, çocukluğumu, özellikle de babamı anımsatan sanayi çarşısının ortasındaydı.