Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Freella

Freella
@iklimartemis
It’s better to burn out than fade away • la femme qui chante ...
Sabitlenmiş gönderi
"Kitap okuyanlar gizlenen insanlardır. Kim olduklarını gizlerler. Gizlenen insanlar kim olduklarından her zaman hoşlanmazlar."
Reklam
Freella
@iklimartemis·Bir kitabı okumaya başladı
Yürüme
YürümeOruç Aruoba
8.5/10 · 1.885 okunma
Günlerdir bekliyorum ama, karım hâlâ dönmedi. Artık kimi vuracağımı biliyorum.
Sayfa 214Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Birden çocukluğumu gördüm onda… Oraya oturmuş, onun gözleriyle kendime bakıyordum sanki.
Sayfa 212Kitabı okudu
Dahası beni, hiç istemediğim ve sürekli kaçtığım hâlde babamın mesleğine hapsetmişti.
Sayfa 208Kitabı okudu
Reklam
İsvan’sa zaten yok… Tabanca elimde bekliyorum.
Sayfa 204Kitabı okudu
Hiç kuşkusuz o anda İsvan’ın yerine geçmiştim… Biraz Bedran’sam biraz da İsvan’dım yani… “Biliyor musun,” diye sözünü sürdürdü Asuman, “bu halinle İsvan’ı anımsatıyorsun.”
Sayfa 203Kitabı okudu
Tuhaf bir duygu vardı içimde varla yok arası; İsvan’A karşı hazmedilmesi güç bir suç işlemiştim sanki. Kirliydim ona karşı, yenilgilerle yüklüydüm ve kendimi unutmalarla, kendimi yitirip yeniden bulmalarla, buldum sanmalarla yüklüydüm. Bu nedenle ondan kalan yoklukla yüz yüze gelmekten bile çekiniyordum.
Sayfa 202Kitabı okudu
Yoksa bütün bu olup bitenler bir düş müydü? Tabancaya uzandım aceleyle, koyduğum yerde duruyordu. Yeniden kalkmaya çalıştım. Kalkamadım. Zile yeniden bastı kapıdaki. Kalkamadım. Kalkamıyorum…
Sayfa 192Kitabı okudu
“Ölüm ölen için değil, geride kalanlar için.”
Sayfa 185Kitabı okudu
Reklam
Babamla İsvan aklımdan çıkmıyordu bir türlü. Yönümü nereye dönersem döneyim onlardan birine yaklaşıyormuşum duygusuna kapılıyordum. İkisi arasında gerilmiş bir iğtim sanki, teldim ya da tel; tenimde kocaman bir vınlamayla biriktirerek her adımda geriliyordum.
Sayfa 184Kitabı okudu
Artım hem evde, hem işyerinde kendimle baş başaydım. Uzun zamandır özlediğim bir yalnızlık biçimiydi bu, üstelik İsvan buraları hiç görmemişti, yani onun yokluğu yoktu buralarda; onun bakışlarının dokunmadığı, onun teninin ısıtmadığı bir dünyaya çekilmiştim. Ne var ki bu dünya, çocukluğumu, özellikle de babamı anımsatan sanayi çarşısının ortasındaydı.
Sayfa 180Kitabı okudu
“Belli olmaz,” dedi Meftune, “yaşamın büyük bölümü düşünülmeyen şeylerden oluşur.”
Sayfa 179Kitabı okudu
Doğrusu, İsvan’sız bir yeryüzünün hiçbir önemi yoktu o günlerde; gözümü kırpmadan, babamın gölgesine bile dönebilirdim.
Sayfa 176Kitabı okudu
Bense dışarı çıkıp kentle yüz yüze gelmekten korkuyordum. İsvan’ı dişlerinin arasına alıp nasıl geveleye geveleye öğüttüyse beni de öğütecekti sanki; ağzının karanlığında birdenbire yolumu yitirecektim…
Sayfa 174Kitabı okudu
Daha ben salona girer girmez, İsvan geliyordu arkamdan. Dönüp bakıyordum ona; yüzünde sonbahar… Yüzünde, caddelerden akan kalabalığın kirli ayak sesleri, kentin kokusu yüzünde, insanların yerlere tükürüşü, binaların ağırlığı, çöp bidonlarının düzensizliği... Yüzünde, yüzlerce bakışın diş izi diş diş... Oyuk oyuk hatta, pençe pençe... Birkaç adım yaklaşıyordu. Ben de derviş oluyordum o sırada, saçım sakalım uzayıp düşüncelerime karışmaya başlıyordu, tsvan’m dağlarına doğru yürüyordum. Taşlar kadar hızlı yürüyordum, otlar kadar hızlı... Bir yandan da, herhalde dervişlik bu olmalı, diye düşünüyordum. Taşa toprağa karışmak yani, soluğunu onların ölülüğüne ayarlamak, “taşçılaym dilsiz, otçulaym dilli” olmak... Derken, ter içinde kalıyordum yürüye yürüye... lsvan’sa, hâlâ karşımda duruyordu. Tanışıklığımızı unutup unutup yeniden tanışmak istiyordum onunla. “Benim adım Bedran,” diyordum bir insanın âdı çok önemliymiş, insan adıyla varmış ya da insan adı kadarmış gibi. Susuyordu İsvan, bir ölü nasıl susarsa işte öyle, yaşayanların işitemeyeceği ve dolayısıyla benim de size anlatamayacağım bir şiddetle susuyordu.
Sayfa 168Kitabı okudu
3.391 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.