"Mutlu bir yaşam olanaksızdır: İnsanın ulaşabileceğinin en fazlası, k a h r a m a n c a b i r y a ş a m d ı r ."
Sayfa 37 - Arthur Schopenhauer'in sözü
Ve umut fısıldar ;
" .... mutlu bir şeyler anlatacaksın bana bu hikâyenin bir yerinde, başında değilse de sonunda."
Sayfa 18 - Cinius Yayınları
Reklam
Rabb’im muvaffak kılsın.
Ubâde b. Sâmiť'den [radıyallahu 'anh] rivayet edilen bir hadisi şerifte Resûlullah (sallallahu 'aleyhi ve sellem] şöyle buyurmuştur: Size Allah Teâlâ'nın, kendisiyle evlerinizi şereflendirecek ve dereceleri yükseltecek şeyi haber vereyim mi?" Sahabeler, "Evet Yâ Resûlallah (haber verin)" dediklerinde; Efendimiz (sallallahu 'aleyhi ve sellem) şöyle buyurdular: "Sana cahilce davranan kimseye yumuşak huylu olman, sana zulmedeni bağışlaman, seni mahrum bırakana vermen ve seninle bağını koparan kimseye ulaşmandır."1 1- Heysemî, Mecmau'z-Zevâíd, 8/345 (nr. 13694)
Sayfa 224
Bazen biri nasılsın diye sorduğunda iyi olmadığını hatırlar insan. Ağır mı, diye biri sormadan altında ezildiği yükün ağırlığını anlamaz, canı burnunda olduğu halde nefes aldığını sanır.. İnsan en iyi kendine yalan söyler, en iyi kendini kandırır.
Sayfa 14 - Cinius Yayınları
Son sözümüz, şu duamız olsun:
Ya Rabbi! Bizleri sev! Bizleri sevenlerden eyle! Bizleri sevdir! Bizleri sevindir! Ya Rabbi! Ne Ebû Bekir gibi sadakatli bir duruşumuz Ne Ömer gibi celaletli bir halimiz, Ne Osman gibi Yusuf misali bir iffetimiz, Ne Ali gibi ilim ve cesaretimiz, Ne Hatice gibi vefa ve fedakarlığımız, Ne Sümeyra gibi aşk ve sevdamız, Ne Nesibe gibi mücadele ve gayretimiz var. Ama ya Rabbi! Eğer senin katında bir değeri varsa kırık dökük bir kalbin, bu kalpte başta Efendimiz (sas) olmak üzere tüm büyüklere karşı bir muhabbeti ve sevgisi var, bu sevginin hatırına kurtuluşu ümit ediyoruz. Hani büyük sahabi Enes b. Malik demişti ya: "Allah Resülü'nden duyduğumuz: 'Kişi sevdiğiyle beraberdir sözüne sevindiğimiz kadar başka hiçbir şeye sevinmiyorduk. Çünkü bu söz bizim için adeta bir düğün bayramdı. Bu sözü her ikrar edişimizde diyorduk ki: Bizler Hz. Peygamber'i, Hz. Ebû Bekir'i (ra) ve Ömer'i (ra) çok seviyoruz. Her ne kadar amellerimiz onlarınki kadar olmasa bile bu sevgimizin hatırına ahirette onlarla birlikte olmayı ümit ediyoruz" Hz. Enes, inşallah onlarla beraberdir. Bizler de yeterli olmasa da yüreklerimizde beslediğimiz sevgilerin hatırına onlarla beraber olmayı temenni ediyoruz. Ya Rabbi! Umduklarımıza nail et, korktuklarımızdan emin kıl. Ya Rabbi! Mahcup etme, ettirme, sevgi iddiaları yüzlerine çarpılanlardan eyleme! (Amin)
Kalbi, beyni, yılları, anıları muhtelif yerlere dağılmıştı. "Bunca yıl sonra, bunca yıl sonra..." diye kendi kendine söylendi.
Cinius Yayınları
Reklam
Hiyanet:
22. Hiyanet Hıyanet, kalbin afetlerinin yirmi ikincisidir. Hiyanet haramdır. Zıddı olan emanet ise vaciptir. Enes b. Mâlik [radıyallahu 'anh] diyor ki: Resûlullah [sallallahu 'aleyhi ve sellem) bazen bize hutbe verdiğinde şöyle buyururdu: لا إِيمَانَ لِمَنْ لَا أَمَانَةَ لَهُ وَلَا دِينَ لِمَنْ لَا عَهْدَ لَهُ "Emanete sahip çıkmayanın imanı, ahde vefa göstermeyenin ise dini yoktur."1 1- Taberânî, Mu'cemü'l-Kebîr, 10/227 (nr. 10553).
Sayfa 218
Ayrılmak zorunda kalmak ne idi iyi biliyordu. Bir hikâyenin kaç kaybedeni olur, biliyordu. Yeniden başlama olasılığını bildiğin halde en sevdiğinden neden uzaklaşman gerekir biliyordu.
Cinius Yayınları
Dervişin Teselli Koleksiyonu 3
"Bazen tek bir şeyi düzgün bir şekilde anlamak için her şeyi anlama şeklinizi değiştirmeniz gerekir." (Jordan B. Peterson)
Şetamet:
Şematet (Kin duyduğu kimsenin başına bir bela geldiğinde bundan dolayı sevinç duymak, memnun olmak ve buna gülmek) Vâsile b. Eska'dan [radıyallâhu 'anh] rivayet edilen bir hadisi şerifte Allah Resûlü (sallallahu 'aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: لا تُظهر الشَّمَائَةَ لأَخِيكَ فَيُعَافِيَهُ اللَّهُ تَعَالَى وَيَبْتَلِيكَ "Kardeşinin başına bir bela geldiğinde sevinme. Sonra Allah Teâlâ onu afiyete kavuşturur da seni belaya müptela kılar. "1 Düşmanın başına gelen musibete sevinmek, özellikle de, bunu kendi kerametine ve duasının kabulüne hamletmek gerçekten kötülenmiş bir durumdur. Aksine o kişiye düşen, kendisinin de başına aynı belanın gelmesinden endişe duymak ve üzülüp ondaki belanın gitmesi, yerine hayrın gelmesi için dua etmektir. 1-Tirmizî, Sıfatü'l-Kıyâme, 54.
Sayfa 206
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.