1000Kitap
1000Kitap

İstanbul!..

İstanbul!..
~~~ İslâm dinî, öğretisi, madeniyet ve hayat tarzının İnanç, düşünce, ahlak, sanat ve edebiyat merkezi olarak çıkıp bu misyonu 20. miladi yüzyıla kadar getiren bu tabiat-tarih anıtı Son Başkent, bir anda çağın barbar kuvvetlerince geri planlara itildi. Ve şimdi tarihin mahzenine tıkılmanın travmatik şokuyla ölgün ve yıkık, yorgun ve sönük, geleceğin yargısına kendisini teslim etmişcesine bir bekleyişe batmış duruyor. Tarihin zorba kadrosuna başkaldıran yanını, direnişçiliğini, bağımsızlık özelliğini yitirmiş durumda. Kurtarıcı kahramanını bekleyen, ama şuuruyla değil varoluşuyla bekleven bir kent durumunda. Bir esir kent durumunda. Düşünmeyi terketmiş olmayı tercih etmiş gibi. Evet, İstanbul, terlemeyi unutmuş bir sporcu vücudu gibi. Mayasız ekmek gibi. Güneş görmeyen bir bitki gibi. Birinci Cihan Savaşında, kendisi adına olsun, bütün islâm dünyası adına olsun, geçirdiği şok gecelerinden sonra adeta geçmişi unutmuş bir insan gibi, hafızası bomboş, anlamsız bakışlarla donanmış yüzünü bir doğuya, bir batıya çevirerek ömrünü dolduruyor. Ama ben, buna razı değilim. Evet, İstanbul'un ruhu, yangın geçirmiş bir arsa gibi. İstanbul'un anlamı, insandan uzaklaştırılmış bir ses gibi çağın göğünde sallanıp duruyor. ~~~