Felsefeyle dinin veya rasyonel doğrularla vahyolunan hakikatin birbirleriyle çelişmek bir yana, birbirlerini desteklediği, hatta onların birbirleriyle özdeş olup "İslami hakikatlerin feylesofun yolunu aydınlatan lambalar" dan başka bir şey olmadığını ilk kez olarak savunmuştu.
"Hakikati, nereden geldiğine bakmadan almak gerektiğini" bildiren, felsefeyi "insan sanatlarının değer ve mertebe bakımından en üstünü" diye tanımlayan Kindi, daha sonra felsefenin görevini de "insanın gücü ölçüsünde varlığın hakikatini bilmek" olarak belirlemiştir.