Başak
Başak
@b_s_k
Human Resources Specialist
Yüksek Lisans
İstanbul
29 reader point
Joined on January 2019
Okuma Hedefleri
Coğrafya mı kadre yoksa cinsiyet mi? Coğrafyalar yaşanılan çağlar değişse de, değişmeyen tek şey kadın kimliğinin can yakıcı olması. Mücadele gerektirmesi, yaşama var olma insan olduğunu ispatlama mücadelesi
İşte bu kitap bildiğimiz o hikâyeyi uzak coğrafyadan anlatıyor biz okura. Üstelik kurgu değil tamamen yaşanmış bir yaşam. Önsözde Phoolan
İki ayrı yaşam iki ayrı ruh hali nasıl bir arada olur sorusunun cevabı gibi kitap. Normalde beklide yolları asla birbirine çıkmayacak olan dört insan; Öğrenci Demirtay, Doktor, Berber Kamo ve Küheylan Dayı’nın İstanbul’da bir hapishane hücresinde yollarının kesişmesi. Farklı dört karakterin hapishanede işkence altında acının kıyısında zaman başka türlü aktığı için birbirlerine güvenmeleri, birbirini kollayıp yoldaşlık yapmaları ve birbirlerine anlatıları değişik hikâyeleri. Kitap masal içinde masal gibi, insana dört karakterde gerçekten var mı yoksa onlarda masal mı dedirtebiliyor. Ama kitabı güzel yapan yanı tüm hikâyeleri anlatının içine yedirilebilmesi. Güzel bir edebi dil, dengeli bir anlatım ve bir şehre karşı farklı bir bakış açısı. Okunası….
Kitabın iç kapaklarından birinde Gaton Bachlarda “Yaşamın ilk çabası kabuk oluşturmaktır” yazıyor. İlk etapta bakıldığında kısacık beş öyküden oluşan bir kitap. Öyküleri okudukça bir yerlerde yolculuğa çıkıyor gibi tanık olduğumuz bir olayda, birinin hayatında ya da kendi hayatımızdan bir kesite. İnsan yazarın yüz sayfalık kitaba sığdırdığı beş kısacık öykü ile ve kullandığı rafine dil ile böylesine duygular, düşünceler çıkardığı yolculuk asla bitmesin istiyor.
Ait olma, ait his etiği mekânı arayanlara kısacası kozasını kabuğunu arayanlara
Reader Follow Recommendations
Yazarın okuduğum ilk kitabı. Okurken dil kullanımından dolayı zaman zaman Ferhan Şensoy’a benzetim
İronik anti militarist roman. Bir yanda evine dönüp askeri üniformasını çıkarınca sevdiceği, sevgili kitapları, filmlerden, felsefeden, falan filandan konuşup yiyip içtikleri kafadar arkadaşlarıyla gürül gürül akan bir dünya. Bir yanda da sabah olunca askeri üniformasını giyip gittiği kışlası olan Henri Pollak. Bu iki dünya arasında gidonları kromajlı bisikletiyle gider gelir Henri Pollak.
Birde Cezayir’deki savaşa katılmak istemeyen ve adı her sayfada değişen Kara’lı bir şey olan Karawo, Karabaş,Karafol,Karaşov,Karaplaş, Karacalla, Karabingil'ün çürüğe çıkamaya çalışmasının hikayesi
