İki insanı tek varlık haline getiren iyilikseverlik, gerçek aşk kadar anlaşılmaz ve pek nadiren rastlanabilen ilahi bir tutkudur. Her ikisi de güzel ruhların savurganlığıdır.
arkadaş, şuna da bi' uyanayım artık ya...
"sensiz yaşayamam" ne demek?
la mümkün mü bu?
ya böyle şahsiyetsizliği, aşikâr bir yalanı söyleyebilenin iki cesur sebebi vardır bence...
bir
yalan götüne karargâh kurmuştur, tıbbın kendisine koyduğu teşhis; mitomanidir.
iki
söylediği yalanın muhatabının akıla saygı duymuyordur.
ikisi de
Son zamanlarda okuduğum en etkileyici kitap. Macar yazar Agota Kristof’un birkaç yıl arayla yazdığı üç kitabı Yapı Kredi Yayınları beraber basmış. Kesinlikle çok iyi yapmış! Elimden bırakamadığım bir kitap oldu. Evet içinde oldukça fazla olumsuz içerik ve kötü olaylar yer alıyordu fakat kitap zaten bir savaş dönemini anlatıyor. Yıl, savaş veya
"Çakır gözlüm"
"Baba sus"dedi Ahmet ağa."komitanin yavuklusudir, karısıdır"
Karısı mı? Ben harbi şok komasına giricektim bugün.
"Nedir?" diyen Ayşegül' ün sesi yükseldi
"Neymiş?" dedi Bilge
"Ha?" dedi Süleyman
"Hayda!" dedi Barbaros
"Nasıl? dedi Alican
"Ne zaman?" dedi Zülfikar
"Hepsine katılıyorum" diye son dokunuşu yaptı. Timur.
~loresima
Koskoca devletler kuruluyor, ancak halk sıkıntı içinde ve açlık çekiyor. Milyonlarca insan cahil kalıyor. Her yerde sarhoşluk, hırsızlık, büyük sefahat, isyanlar, toplumsal nefret kol geziyor... Ve herkesin ağzında küfür. Baba mirası veya halkın yuvarlandığı yozluk bataklıklarından bir okul diploması elde ederek yükselen, korunaklı ve uygun bir yere ulaşan hiç kimse sonrasında parmağını dahi kıpırdatmayacak, milyonları o karanlıktan kurtarmaya yeltenmeyecektir. Ve aydınlanmamış, sarhoş, aç bir halka sahip büyük ülkelerin bataklık üzerine taşlardan inşa edilmiş büyük birer kule gibi olduklarını da bilmeyeceklerdir.