Acaba ne okusam derken eşim raftan rastgele bi kitap seçip verdi ve bi çırpıda bitirdim.
Nergis’in Elif’in ve Mehmet’in hikayelerinden oluşan üç bölümlük bir kitap Küçük Yuvarlak Taşlar. Üçü de dağılan yuvaların evlatları. Elif, Nergis ve Mehmet’in kızı.
Nergis evli olmayı ve anne olmayı istemediğini evlendikten ve anne olduktan sonra fark ediyor. Onun Mehmet’i terk edişiyle sadece kendi hayatını değil kızının ve eşinin hayat akışını değiştiriyor.
Nergis’in yurttan arkadaşı Gülsüm, tatil beldesindeki Yasemin ve İpek, Alman çadırlı Şevket abi. Hepsi insanın yüreğine dokunur cinsten.
Ben Mehmet’in Elif’le olan o içten sevgisini babamla aramızdaki bağa benzettiğim için bazı cümleler yüreğime oturdu.
“Doğa, yavaş yavaş yükselen güneşle başlıyor günlük serüvenine. Hep birlikte uyanıyoruz. Her birlikte yaşayacağız gelen günü. Birimiz diğerimizden ne daha az ne daha çok var olacak. Her şey yan yana ve her nasılsa öyle.”